Meitei – Komachi (2019)

“Japonya’nın karanlıkta uyuyan ruhunu uyandırmak istiyorum”, diyor Meitei yeni albümü Komachi hakkında. Yok yere de bu isteğe kapılmamış: Geçenlerde 99 yaşında kaybettiği büyükannesi, Meitei’ye göre geleneksel Japon kültürünü ve ambiyansını kavramış son insanlardan biriymiş. Komachi de nesilden nesile kaybolmakta olduğunu düşündüğü o “Japon ruh halinin” peşinden, onu kavrayanlara şapka çıkararak yollara düşüyor.

Komachi, yolunu kendi dünyasını şekillendirerek üreten albümlerden. Yaşlılığın bilgeliği de yanında, bilinmezliğin kudreti de. Meitei‘nin kendini ait gördüğü eski nesillere duyduğu hayranlık ve merak, vakti zamanında o günleri yaşamadığı için kafasındaki ideal resmi ve duyguları dokuyor albümün içeriğine; yaşanmışlıklar, başkasının deneyimleri bir sanatçının düşgücünde yeniden doğuyor. Empati, ayrıca Japon kültür ve geleneklerini anlamlandırmaya çalışan Yasujiro Ozu, Hayao Miyazaki, Natsume Soseki gibi çeşitli yönetmen ve yazarlara karşı da duyulan bir olgu burada. İlham kaynağı olan geçmişin haritası, onu aramış ünlü-ünsüz zihinlerde saklı ne de olsa.

İlk bakışta böylesine ulusal görünen bir çalışmanın aslında ne kadar tüm dünyaya yönelik durduğu ise kaydın hem en büyük gizemi, hem de en büyük başarısı. Buradaki müzikleri Brian Eno yaratamazdı belki, ancak Batılı-Doğulu her bestekarın, her müzik aşığının isterse Komachi‘nin haletiruhiyesini hissedebileceğini söyleyebiliriz. Toplumsal şahsiliğiyle evrensel bir iş. Dinledikçe daha gizemli, gizemi ise dinlendikçe daha tanıdık.