Le Days: Röportaj

Pek çoğumuz kendisinden ve müziğinden henüz haberdar olmasa da İsveç’e uzanıp folkun bir diğer güçlü vokali Daniel Hedin ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Biraz kuşlardan, biraz müzikten ve biraz şiirlerden konuştuk.

Daniel Hedin’in Le Days projesi dahilinde bir Ep’ i ve bir stüdyo albümü bulunmakta. Ayrıca bir şiir kitabı (Du Är Värdelös/You Are Worthless) da yayımlayan Hedin şiir ile müziği birleştirdiği çalışmalarını da soundcloud hesabından dinleyicilerine açıyor. Sözler ve kederli vokalinin yükselerek kapısını araladığı karanlık ve derin bir dünya yaratan müzisyenin ilk stüdyo albümü üzerinde bir hayli düşünülmüş bir çalışma. Uzun süren yazım, beste ve kayıt sürecinin ardından 2011’de yayımladığı Dead People on Tape‘in kapağında da  Hedin’in imzası bulunmakta.  Albümde 16 şarkı bulunuyor ve albümün her bir şarkısı için bir fotoğraf seçilmiş. Müzik ile görselleri bir küratör eli değmiş gibi birbirini tamamlayan albüm dinleyiciler için adeta bir ruh okuyucusu niteliğinde.

Le Days’in ikinci albümü için hazırlanan ve ana akımın uzağında kendi dilini yaratan Daniel’dan hikayesini dinleyelim.

Merhaba Daniel, öncelikle Le Days projesinin nasıl oluştuğundan bahseder misin?

Gereklilikten çok bir ihtiyaçtan dolayı diyebilirim. Daha önce hiç bu kadar istediğim bir şey olmamıştı. Neden olmasın diye düşündüm ve üzerinde çalışmaya başladım.

Peki, son albümün Dead People On Tape’in özel bir hikayesi var mı?

Her şeyin yok mudur? Hikaye anlatıcısı olduğumu düşünmüyorum aslında. Eğer bir dinleyici şarkıların içinde bir hikaye bulursa sanırım bu oldukça özel olur. Kelimelere ihtiyaç duymuyorum çünkü albümdeki fotoğraflar benimle konuşuyor. Eğer dinlerseniz o fotoğraflar size hikayeler anlatabilir ya da anlatmayabilir.

Albüm üç bölüm olarak yazıldı. Bize albümün oluşum sürecinden ve neden bu adı verdiğinden bahsedebilir misin biraz?

Sadece böyle olması gerektiğini hissettim. Üç bölüm de birbiriyle konuşuyor, bir zihin gibi. Ama aynı zamanda birbirlerinden ayrılar, farklı kelimeler, farklı sesler; hepimiz kendimizin bir milyon farklı versiyonundan oluşan bir bütünüz, onlardan her birini dinlemeye çalıştım.

Sanırım albümün oluşumu biraz zaman aldı çünkü yarısını kaydettikten sonra içimden dinlemek gelmedi, gerek duymadım, bu yüzden bıraktım ve planlandığı tarihte yayınlamadım. Diğer yarıyı kaydetmem neredeyse bir yıldan fazla zamanımı aldı. Sonra her şey bir anda oldu, hayat gibi.

Dead People on Tape albümündeki birçok şey ya kaydedilirken ya da kayıt halinde o an, içimden gelenlerle değiştirdiğim şekliyle yazıldı. Albümün oluşma sürecinde neye ihtiyacım olduğunu ancak o an dışarı çıkmak istediklerinde buldum. Bir şeyleri önceden planlayarak yazamazsınız. Aksi takdirde hayat çok daha kolay olurdu. Duyguları planlayabilseydik bu ne hissettiğimiz değil, sadece ne hissettiğimizin bir taklidi olurdu. Mimik gibi ya da kendinin sahte bir hali, hissetmek istediğin ama hissedemediğin bir hali… Ve benim için sahtelik imkansız bir şey. Müziği gereksinimlerim için yapıyorum ve sanırım içinde bazen başkalarının ihtiyaçları ya da istekleri var oluyor. Ama yarın, bir daha asla çalmayabilirim ya da yazmayabilirim.

Yeni bir kayıt yaparken, sözleri yazarken takıntılı olduğun bir şeyler var mı? Ya da ihtiyaç duyduğun?

Günahların bağışlanması

Aslında bu fazla kişisel olacak ama albümün tamamında hissedilen yoğun bir duygu var; öfke, ölüm, aşk… İçinde duyguların, müziğin ve sözlerin bulunduğu oldukça etkileyici karanlık bir dünya çiziyorsun. Peki, müziğinle oluşturduğun bu dünya oluşturmak istediğin ile uyuşuyor mu?

Yaşadığım şeylerle başa çıkmak için, hayatta kalmak için ihtiyacım olan şeyleri yapıyorum ve sadece bunu ortaya çıkarmak istiyorum, daha fazlası değil.

Oluşum sürecinde çevrendeki insanlardan parçalar da katıyor musun yoksa söylediğin gibi her şey (It’s all in my mind) aklında mı?

Hepsi aklımızda, öyle değil mi?

Peki, sana ilham veren şeyler nedir?

Sessizlik

Bildiğimiz kadarıyla albümden yönetmenliğini Tobias Anderberg ile üstlendiğin iki video hazırlandı. Albümün tamamında kendini hissettiren ezoterik hava I’m nothing ve Dead people on tape videolarında da devam ediyor. Peki, bir üçüncü video düşünüyor musun?

Şu an için üçüncü bir video söz konusu değil.

Şimdiye kadar müzik piyasasında karşılaştığın zorluklar nelerdi?

Gerçeklik, kuralları ve sınırları olan insanlar.

Son günlerde bağımsız olarak çalışan müzisyenler hızla artıyor. Peki, sence bir label ile mi çalışmak yoksa bağımsız olarak mı çalışmak?

Cacospysy Records bana ait ama her şeyle meşgul olmuyorum, daha doğrusu müzikle doğrudan ilişkili olmayan şeylerle meşgul olmuyorum. Bu işe başladım çünkü istediğim ve ihtiyacım olan şeyler için taviz vermek istemedim.

Şu sıralarda kimleri dinliyorsun?

Şu anda pek dinlemiyorum.

Son olarak sırada ne var, organizasyon, konser, yeni bir albüm?

Bir albüm ve bir şiir kitabı ve kuş ıslıkları…

Seray Şan