Amerikan gitarist Kurt Rosenwinkel, kuşağının en etkili ve özgün gitarist-bestecilerinden biri olarak son 20 yıldır caz ve çağdaş müzik sahnesinin ön saflarında yer alıyor. Zamanında Grammy ödüllü Gary Burton’ın turnesinde çalmak için Berklee Müzik Okulu’ndaki caz öğrenimini bırakmış olan müzisyen, kariyerinde daha önce hiç albüm kaydetmeyi denemediği bir enstrüman olan bariton gitarı kullanarak, tamamen doğaçlamalardan oluşan yeni solo gitar albümüyle karşımızda. Berlin Baritone, müzisyenin kendi kurduğu Heartcore Records etiketiyle bugün dinleyiciyle buluştu.
Ünlü guitarist, albümü bariton gitarın kalın tonlarda verdiği o sıcak gövde ile nispeten tiz perdede duyulan yankıların iç içe girmiş ilişkisi üzerine kuruyor. Bu sayede albüm yumuşacık ve sakin bir dinleme deneyimi sunuyor. Rosenwinkel’in çaldığı her nota ve akordaki sezgiselliği sade ve samimi bir kayıttan duyuyoruz. Bir yandan armonik geçişler oldukça rahat ve doğalken diğer yandan da solo gitarın verdiği bir savunmasızlık hissi, bu parçaların doğaçlama olabileceğini anlamayı iyi anlamda güçleştiriyor. Akor yürüyüşlerinde ustalıkla yükseltilen belirsizlik ve endişe hisleri akabinde zahmetsizçe çözümleniyor ve dinleyiciyi pamuk kıvamına getiriyor. Amerikan piyanist Thelonious Monk’un söylediği gibi: Yanlış nota yoktur, yanlış çözümleme vardır.
Rosenwinkel bariton gitarla bir albüm kaydetmesi ile ilgili “2019’da NAMM’deyken Collings standındaydım ve onların bariton prototipini çaldım.” diyor. “(Çaldıkça) tınıların içine düştüm ve kendimi kaybettim. Dakikalar sonra kafamı kaldırdığımda etrafımda bir kalabalık vardı. Bu gitarda sihirli bir şeyler vardı ve onu çalarken kendimi mutlu hissediyordum. Bunu ve bu duyguya nasıl bir albüm yapmak istediğimi düşünmeye devam ettim. Enstrüman bu kadar derin bir ses ve güzellik dünyası sunduğunda, kendimi müzikte kaybetmenin kolay olduğunu görüyorum. Baritonun daha derin aralığını kendi başına normal bir gitardan daha tatmin edici buluyorum. Normal bir gitara göre çalması biraz daha zordur. Ama bu sadece farklı müzikal şeylere yol açıyor. Bu enstrümanda bana gerçekten ilham veren kişinin kesinlikle George Van Eps olduğunu düşünüyorum. O derin bas sesiyle yedi telli bir gitar çalıyordu.”
Albümde yer yer duyulan ufak tefek el kaymalarının, milisaniyelik yanlış notaların, bir nevi gitarın “dil sürçmesi” gibi gelen seslerin Rosenwinkel gibi bir yetenekten çıkması de bu kayda ayrı bir samimiyet katıyor; böylece Berlin Baritone dinleyiciyle içten bir bağ kuruyor. 9 parçadan oluşan bu narin ve minimalist albümü dinlediğinizde içinizde güzel hisler uyanacağını düşünüyorum. Keyifli dinlemeler.