Şarkılarla hikayelere dalıyoruz. Bu hikayelerin kimisi sınır tanımayan nefrete tepkisini çekinmeden sunarken, kimisi de bizi dünya gerçeklerinden uzak bir yere, olmayan bir evrene sürükleyip aklımızı kafamızın içinden uçuruyor.
“We Exist” Arcade Fire’ın 2013 yılında yayınlanan “Reflektor” adlı albümünde yer alan şarkılardan. David Wilson’ın yönetmenliğini üstlendiği, daha çok The Amazing Spider-Man filminden tanıdğımız Andrew Garfield’ın yer aldığı video klip yayınlandığı yıl olan 2014’te büyük yankı uyandırmıştı. Bunun nedeni ise, Garfield’ın trans bir bireyi canlandırması ve videonun genel olarak homofobiye dikkat çekmesi. Garfield’in performansı her ne kadar mükemmel olsa da, video klipte gerçek bir trans oyuncunun yer almaması eleştiri konusu oldu elbet.
Trans bireylerin yaşadıkları şiddetin günden güne arttığı göz önünde bulundurulursa, dünyaca ünlü bir müzik grubunun bu konuyu işlemesi elbette ki takdire şayan. Video klipte gerçek bir trans oyuncunun mu, yoksa sinema kariyeri bir süper kahramanla özdeşleşmiş bir aktörün mü yer alması daha dikkat çekici; tartışmaya açık. Ancak esas olan şu ki, birilerinin tükenmek bilmeyen ayrımcılığa ve nefret söylemlerine karşı bir şeyler yapması lazım, Arcade Fire yapmış!
Sırada İngiliz grup Glass Animals’ın “Zaba” isimli albümünden 2014 yılında yayınlanan “Pools” videosu var. Yönetmenliğini Rafael Bonilla’nın üstlendiği video klip “stop motion” tekniğiyle çekilmiş. Yaratıcılığın ve hayal gücünün sınırlarını zorlayan video klibin hikayesinde, rengarenk bir dünyanın içerisinde yaşayan bir adamın başına gelenler anlatılıyor ve her izleyen farklı bir şeyler anlıyor. İşin güzelliği de burada zaten.
Yoann Lemoine, diğer adıyla Woodkid’in ilk stüdyo albümünde yer alan “Run Boy Run”ın videosu da bahsedilmeden geçilmeyecek olanlardan. Yayınlandığı tarihte Grammy Ödülleri’nde en iyi müzik videosu dalında aday olan videoda, şarkı sözleriyle paralel olarak koşan bir çocuk ve ona eşlik eden çeşitli yaratıklar mevcut. Videoda yer alan hikayenin şarkı sözleriyle, ritmiyle ve duygusuyla bu denli örtüşmesinin nedeni ise videonun yönetmenliğini bizzat Yoann Lemoine’ın üstlenmesi. Kendi yazdığı şarkının video klip işlerini kimselere kaptırmaması, nam-ı diğer Woodkid’in müziğinin ve hatta sanatının anlaşılması için ona farklı kapıların açılmasını sağlıyor. Lemoine’ın video klipleri hakkında söyledikleri ise şöyle;
“Bu hikayeleri eksik parçalarla yaratıyorum. Eksik parçalar çok ilginç; çünkü o zaman insanlar onları doldurmak istiyor. İnsanlar boşluktan korkarlar ve bu boşlukları doldurmak isterler. İşte benim sanatımla yapmak istediğim de buydu. İnsanların gördüklerini düşünmelerini ve gördüklerinin gerçek olup olmadığını merak etmelerini istiyorum. Tabi eğer gördükleri bir anlam taşıyorsa.”
Son olarak, biraz eskilere gidiyoruz. Herkesin en az bir kez dinlediği şarkının videosuna. Fransız grup Modjo’nun “ Lady (Hear Me Tonight)” şarkısı, çıktığı yıl olan 2000 yılında listeleri alt üst etmişti. Aradan geçen onca yıl, grubun müziği bırakması bile şarkının eskimesine neden olmadı; François Nemeta’nın yönetmenliğini üstlendiği video ise, benim gibi, birçok kişinin en sevdiği müzik videosu haline geldi. Klibin harikulade bir hikayesi veya bir alt metni yok. Ama üç gencin, bir yaz günü kafalarına estiği gibi davranması, aralarındaki ilişkinin doğallığı ve sonuçlarını düşünmeden yaptıkları şeyler aslında çok basit gibi görünse de herkesin yapamayacağı şeyler. Müzik videosu endüstrisi almış başını giderken ve herkes yaratıcı şeylerin peşinde koşup denenmemişi denemeye çalışırken, bu denli yalın bir hikayenin her zaman üst noktalarda kalacağı bir gerçek.