Geçen günlerde Kıyı Müzik’te yayınlanan haberde, the xx’in yeni albümü Coexist’in Eylül ayı itibariyle çıkacağını duyurmuştuk (Haber için; bakınız). İlgi alanımıza yakından uzaktan dahil olan grup ya da müzisyenelerin bir Hande Yener ya da Demet Akalın kadar üretken olamamasından mıdır nedir, yaz aylarının haber arşivleri, yeni albüm müjdelerinden ziyade, çoklukla uzun soluklu turne ve festival gelişmelerinden müteşekkil oluyor. Bize de, içinde bulunduğumuz günlerde grupların sonbahar albümlerinin haberlerini vermek düşüyor ki, ‘müziği bırakıp aktif siyasete atıldı, twitter üzerinden panpişlerine selam gönderdi, başbakanla Somali’ye aç çocuk sayımına gitti’ diyerek uzatılabilecek haber müsveddelerinden katbekat iyidir- bir anlamda şükretmek gerekir!
Amerikalı rock dörtlüsü Grizzly Bear, sekiz seneyi bulan kariyerinin ve üç stüdyo albümünün ardından, farkında olarak ya da olmayarak, indie kıyılarından yelken aldı ve mainstream/ anaakım topraklarına doğru yollandı. Yolculuk halen devam ediyor; o kıyılara varabilirler mi, bir Bon Iver (!) olurlar mı bilinmez ama yaptıkları müzik yıllar içerisinde öylesine sempati topladı ve öylesine büyük bir kartopu etkisiyle kulaktan kulağa yayıldı ki, gruptan gelecek her ‘yeni’, artık daha da fazla kişi tarafından sabırsızlıkla bekleniyor.
Eline ne geçirse müzikal anlamı olan sesler çıkarabilen, koskoca bir albümü çıplak sesle dinletecek kadar güzel bir vokalin sahibi Edward Droste, gruba en son dahil olan üye olmasına rağmen gitarıyla-banjosuyla ve en önemlisi vokaliyle derinlik veren, Grizzly Bear’in yanında Department of Eagles ile de canlar yakan Daniel Rossen ve iki Chris (Taylor ve Bear) ile, huzursuz bir tınının sahibi Grizzly Bear. Huzursuzluk hissiyatları, katharsise izin vermeyen, sizi, ancak şarkılarının içindeyken rahat bırakan ve orada kalmaya zorlayan müziklerinin kaçınılmaz sonu; 3-4 dakika içine sığdırdıkları pek de tahmin edilemez iniş çıkışları ise, bu huzursuzluğun ve içinizde bıraktığı kumun talaşın birebir müsebbiblerinden.
Yukarıda çalakalem bahsedildiği üzere; Grizzly Bear için methiyeler düzülmeye başlanacaksa, ilk duraklardan biri hakikaten de çok katmanlı vokalleri olmalı. Daniel Rossen’in, Fred Nicolaus’la çalıştığı bir diğer projesi Department of Eagles’a denk geldiyseniz hiç, Rossen’in bu sihirli ve katmanlı vokalini/ back vokalini işlemiştir içinize kulaklarınız. Bir Grizzly Bear güzelliği olmakla birlikte, buram buram Rossen kokan While You Wait For the Others’ta örneğin; bir başka başlayan, bir başka derdi varmış gibi görünen şarkı, adeta Rossen’e teslim olur ilerledikçe; bu kez Ed Droste back vokallerle iç yakar ve işte bu da Grizzly Bear’in büyüleyici hikayesinin özetidir.
Diğer yandan; Droste ve Rossen’in gittikçe ilerleyen şarkı sözü yazma becerileri ve esasında ilişkiler-aşk-aile üçgeninde toparlanabilecek incelikli mesajları, MSN’in hararetle kullanıldığı, kişisel iletilerin özenle seçildiği, nice karşılıklı ya da karşılıksız aşkın kulağının şarkı sözü alıntılarıyla çekildiği yarı arabesk günlerin özlemini körüklüyor. Öyle ya da böyle, çok da öyle karamsar pozlar vermeden, müziğini çok da ezip büzmeden, derdini bir şekilde anlatıyor Grizzly Bear. 2009’da Radiohead’in alt grubu olarak onlara Kuzey Amerika turnelerinde eşlik etmeleri, turnenin Toronto ayağında Radiohead gitaristi Jonny Greenwood’un ‘Grizzly Bear’i favori grubu olarak ifşa etmesi’, şarkılarının çeşitli TV ve sinema yapımlarıyla milyonlara ulaşması, hep bunun bir işareti olsa gerek.
Üç yıl geçiverdi; 2009’da çıkardıkları Veckatimest’le verdikleri ara, çeşitli solo çalışmalarla dolduruldu, hevesler kısmen de olsa alındı, artık tamamıyla Grizzly Bear zamanı geldi çattı. Dörtlü, bu yaz Avrupa kara sahasında dolanıyor olacak bizim toprakların çok yakınına gelme planları olmamakla birlikte. Britanya’da konserler ve festivaller derken, sayılı gün çabuk geçecek ve 18 Eylül’de, ismi henüz açıklanmayan, 10 şarkılık dördüncü Grizzly Bear albümü piyasaya sürülecek. Droste’ye göre; vokaller ve davullar daha belirgin, daha temiz, daha yüksek; sözler daha bir ön planda ve fikir aşamasından itibaren üzerinde daha bir takım gibi çalışılmış bir albüm. Artık 30’lu yaşlarına gelen bu dört adamın olgunluk marifetleri, karıncayı bile incitmeyen ‘huzursuzluğuyla’, dudak büktüren ama asla ağlatmayan ‘kırıcılığıyla’ müzik arşivlerimizdeki yerini alacak.
Emre Yürüktümen
Albümün şarkı listesi ise şöyle;
01. Sleeping Ute
02. Speak in Rounds
03. Adelma
04. Yet Again
05. The Hunt
06. A Simple Answer
07. What’s Wrong
08. Gun-shy
09. Half Gate
10. Sun in Your Eyes