Bazı adamlar ve kadınlar hakkında yazmak zor. Hele ki yaptığı müzik, daha önce varlığından haberdar olmadığın, belki de göz ardı ettiğin duyguları çarpıyorsa yüzüne. Eski bir dost gibi; dürüst ve acımasızca.
Mark Lanegan’ı ilk defa dinlediğim anı hatırlıyorum. “Ne oluyor, bu ne?” demiştim. Gerisi malum; günlerce süren “loop”lar… Derya deniz bir adam. Bir bakıyorum grunge’ı grunge yapanlardan; ama hiç de o kadar ismi anılmıyor. Yanından Nirvana, Alice In Chains, Pearl Jam, Queen of The Stone Ages geçmiş; albümler, kayıtlar, düetler yapmış ve o “arkadaşlarımın fenomene dönüşmesi garipti, bunun nesi muhteşem bilemiyorum.” diyor.
Bir bakıyorum Nazım Hikmet’ten bahsediyor; en sevdiği şairlerden biriymiş. En çok da “Severmişim Meğer” şiirini severmiş. Nazım’ın birine ya da bir yere değil; kendi içine yaptığı yolculuğu anlattığı bir şiiri seviyor işte en çok Lanegan, şaşırmıyorum.
İnsanlar Lanegan’ın sesini, halini, tavrını başka müzisyenlerle kıyaslıyor. Tom Waits’e benzeten de var, Leonard Cohen’e de. Benim yaptığım ise onu dinlerken kendi hislerimi bir yerlere koymaya, aklımdan geçenlerin neye benzediğini bulmaya çalışmak. Her defasında havada asılı kalıyor duygular ve ben galiba bunu da çok seviyorum.
Geçen yıl Isobel Campbell ile birlikte Salon İKSV’de verdikleri konsere gidememiş olmam ve hasta yatağımdan hayata savurduğum isyanım, sonrasında yeni albüm Blues Funeral’ın gelişi ile yerini yeni umutlara bırakmıştı. “Acaba yine gelir mi ki? Hazır yeni albüm de çıktı, turneler, vs.” diye düşünürken kendimi yarın akşamki konsere bilet alırken buldum.
Uzun zaman sonra, farklı müzisyen ve gruplarla yaptığı ortak çalışmaların ardından, Lanegan’ın kendi grubuyla beraber kaydettiği Blues Funeral bu yılın en iyi albümlerinden biri oldu. Lanegan’ın o bildiğimiz karanlık sesi her zamanki gibi şarkılara öncülük ediyor. Tempolu davulları, kirli gitarlarla birlikte akan piyano sesleri, bluesun farklı farklı halleri, hatta bazen “elektronik yahu bu!” dedirten efektleri ile Blues Funeral 55 dakikalık bir hipnoz yaratıyor bünyede.
Mark Lanegan ve grubu, bütün yıl evire çevire dinlediğim Blues Funeral’i, Avrupa turnesi kapsamında yarın akşam Salon İKSV’de çalacak. Ben de muhtemelen, Lanegan’ın müzikal yolculuğunun damıtılmış hali olan bu şarkıları, kalabalığın biraz dışında ve daha çok kendi içimde dinliyor olacağım. Griden siyaha giden yolların varlığından bir hayli memnun olarak.
Zeynep Hüvel
Mark Lanegan
İstanbul, Salon İKSV, 11 Aralık Salı, 21.30




