“Ve fırtına topladılar, koca ateş topları, gökyüzünden üzerimize bıçağın parlayan keskin yüzü gibi ve böldüler etlerimizi ikiye güneşin çocuklarını, ayın ve dünyanın çocuklarını… Ve bir Hindu tanrısı yaramızı dikip bir delik yaptı göbek deliğimizi, ödediğimiz bedeli hep hatırlayalım diye…”
Alışamadığı bedenine, ait olamadığı kimliğine, kabul göremediği şehrine veda ederek Hansel olarak gözünü açtığı dünyaya Hedwig adıyla başkaldırarak yeni bir yol çizer kendine. Nereye varmak istediğini anladığı anda önce erkek bedeninden kadınlığa, sonra Doğu Berlin’den Batı Berlin’e vardığını sandığı noktada da kabullenmişlikten savaşçılığa başlatır yolculuğunu. Bu yolda ona eşlik edenler teker teker ayrılırken yanından aşkın ve şöhretin tutkusu onu yol boyunca yalnız bırakmaz. Bir şey daha vardır nereye gitse geçmişini de beraberinde götürdüğü; geçirdiği başarısız ameliyattan kalan fazladan bir inç…
Hedwig şöhret olma hayalini de, aşık olma isteğini de karşısına çıkan erkekler için ödediği bedellerle kaybeder. Önce aşık olduğunu düşündüğü Amerikan askerinin peşinden, arkada bıraktığı benliğiyle sınırları geçer, yeniden başlayacağı sırada çok geçmeden yalnız devam edeceğini fark eder. Öfkesini ve hayal kırıklarını The Angry Inch adında kurduğu grupla ve şarkılarıyla duyurur. Şarkılarını ilk duyan, Hedwig’in yazdıklarıyla tek başına bir rock star olan Tommy olur. Tam da burada yeniden başlama arzusu tamamlanır, o artık geçmişinin peşinde bir gölge gibi şarkılarını mırıldanır.
İlk kez bir müzikal olarak sahnelenen Hedwig and The Angry Inch, 2001 tarihli filmiyle Sundance Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ve İzleyici Ödülü, Seattle Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü, Berlin Film Festivali’nde En İyi Film dalında Teddy Ödülü, San Francisco Uluslararası Fiilm Festivali’nde İzleyici Ödülü başta olmak üzere bir çok ödül kazanmıştır. Stephen Trask‘in bu hikayeye özel olarak yazdığı şarkılar ise David Bowie, Lou Reed, Iggy Pop gibi 1970’lerin glam ve punk figürlerinden alınan ilhamla ortaya çıkmıştır.
John Cameron Mitchell’ın yazıp yönettiği ve aynı zamanda Hedwig’e hayat verdiği film, nereye ait olduğunu, kim olarak geldiğini, kim olarak sevdiğini, ne olarak sevildiğini arayanların hikayesidir.
Yaşananlar değişir, kişiler değişir ama hikaye hep aynı kalır. İkiye bölünen güneşin çocukları bir yerlerde hep şarkılarını mırıldanır.