Efza geçtiğimiz iki senedir kendine has bir ses inşa etmeyi sürdürüyor. Farklı müzikal ilhamları iç içe kırdığı “Son Model Arabesk”, “Şairin Kelimeleri” gibi şarkıları dinleyenleri kısa sürede mest etti. Dün de son teklisi “Gen” ile karşımıza çıktı kendisi. Can Bora Tanzer’in de sesini duyduğumuz bu şarkıya aşağıda kulak verebilirsiniz. Biz şarkıyı dinledik, ardından sorularımızı sanatçının kendisine yönelttik. Keyifli okumalar…
Bir senedir pandeminin gölgesinde yaşıyor müzik sektörü. Sen de bu sürecin başından beri tekliler çıkarmaya devam ediyorsun. Hayatımızdaki bu keskin geçişten nasıl etkilendin?
Pandemiden önce biriktirdiğim tüm duyguları, eve kapandığımda dışarı vurmaya yani müziğime aktarmaya başladım. Açıkçası duruma üzülsem de ben bu keskin geçişten pozitif etkilenen biri oldum. Hala üretiyorum ve kendimi geliştirmeye, planlar yapmaya daha da odaklanır oldum. En önemlisi iç dünyamın ilhamına kapılmak oldu; Efza’yı yavaş yavaş inşa etmek çok keyifli…
Son teklin “Gen”in hikayesini öğrenmek isteriz. Yaptığın bütün şarkılar kendi hikayenin bir parçası ise bu şarkı o hikayede nereye oturuyor?
“Gen” sadece benim hikayem değil, aslında toplumun da hikayesi…
Pandemi sürecinde yazdığım ilk şarkı sözü bu oldu. Sinirlendim çünkü; iyilik ve kötülük gerçekten genler ile aktarılıyor ise çok adaletsiz. Çok daha fazla cinayet, tecavüz, hayvan katliamları duyduk. Bir yandan da yardımlar yapıldı, sokaktaki hayvanları besledik…
Aynı zamanda dostluklar, aşklar, evlilikler, aileler bitmeye başladı. Özellikle herkesten bu hikayeleri işittim, herkes evine kapanıp yalnız kaldığında. Kısaca bu şarkıdaki hikayem içimdeki isyan duygusu.
Sevgili Can Bora Tanzer de var şarkıda. Kendisiyle nasıl tanıştınız, yapım sürecine nasıl dahil oldu?
Pandemi sürecinde sosyal medyada açılan ‘’Müzisyen Destek’’ platformlarından birçok arkadaş edindim, Can Bora Tanzer de onlardan biri…
Müziklerine büyük hayranlık duyuyorum ve “Gen”’in düzenlemesini yaparken Can Bora’nın sesinin çok yakışacağını düşünüp hemen kendisine yazdım, o da kabul etti. 🙂
Şarkılarında farklı tarzları, enstrümanları iç içe kırmayı seviyorsun. “Gen”de de (Ali Saran’ın dokunuşuyla) hem e-bow hem bendirle karşılaşıyoruz. Kendisiyle nasıl bir iletişim kurdunuz bu iki enstrümanı şarkıya katarken?
Ali Saran gibi değerli bir müzisyen ile yüz yüze tanışma fırsatım olmadı maalesef. Arkadaşım ricada bulundu ve sağ olsun kendisi bizi kırmadı. Birçok enstrüman kaydı yolladı ve Ali bey ile çok güzel fikir alışverişleri yaptık. Ben de gelen kayıtları bu şekilde değerlendirdim.
Henüz dokunmadığın, müziğine entegre etmek istediğin sesler/enstrümanlar var mı?
Evet, hem de çok fazla. Şu an hedefim orkestra ve koro…
Yaylı tambur, cajon, kanun gibi enstrümanlar da kullanmak istediklerim arasında.
“Gen”de söz-müzik, düzenleme, mix ve prodüksiyon senden. Şarkılarında bu kadar alanda birden çalışmanın yaratım dinamiğine nasıl getirileri oluyor?
Aslında şarkının düzenlemesi ile mixini ‘’Son Model Arabesk’’ isimli teklimden beri bir arada yürütüyorum. Düzenlemenin çok büyük bir kısmı benim için mix olmaya başladı, özellikle “Gen”’de… Kafamda artık daha net sound’lar var. Bu yüzden çok keyif alarak sonuna gidiyorum. En büyük getirisi de bunları yaparken epey özgür ve özgün hissetmem.
Meltem Şentürk imzalı müzik videosu nasıl yaratıldı?
Meltem ile çalışmaya karar verdiğimizde, kendisi beni aradı ve hem şarkı hem de benimle ilgili kişisel sorular sordu. Sonra bana bir sunum ile ev oturmasına geldiler. Hayatımın en heyecanlı günü olmakla birlikte gördüğüm işi çok sevdim. Her şey ince ince düşünüldü. Meltem’e, “Gen” için kurduğu ekibe kendimi gözüm kapalı emanet edebildim. Evde dahi çalışmalar yaptık. Kısa sürede disiplinli bir süreç ile Gen’in klibini yarattı Meltem ve tüm ekip.
Son yıllarda müzikte üretim tavrı albümlerden ziyade teklilere ve EP’lere yoğunlaşmış durumda. Sen de şimdiye dek bu çizgide oldun. Bir stüdyo albümü çıkarma planın da var mı, yoksa tekli formülünden devam mı?
Albüm çıkarmayı çok istiyorum. Ama ben kendini geliştirmeyi, üzerine her seferinde bir şeyler eklemeyi seven biriyim. Yapacağım albümde hem müzikal hem görsel olarak her şey uyumlu ve mükemmel olmalı. Bu yüzden erken olduğunu düşünüyorum. Tamamen bir konsept oluşturmak ve bu konsepti en iyi şekilde sunmak isterim, albüm yapmış olmak için albüm yapmayı değil.
Konserlere çıkamamak sanatçıları “durmadan üretmek zorunda kalmak” gibi bir bunalıma sürüklüyor ve sadece müzik dinleme platformlarından bir karşılık bulmak da zor oluyor. Sen bu şartlar altında üretme motivasyonunu nasıl koruyorsun?
Ben aslında sadece müzik dinleme platformlarına odaklanmamaya başladım çünkü yaptığım müzik ilk dinlemede herkesi yakalayabilecek bir üslupta değil. Bu yüzden odağım tek bir yerde değil. Dergiler, gazeteler, pandemide yer aldığım çekimler, katıldığım programlar ve müzik platformlarının hepsini toplu değerlendiriyorum.
Motivasyonumu güçlendirecek çok güzel geri dönüşler alıyorum. Her şeyden önce ne yaptığımı ve ne yapmak istediğimi bilmek, bunun izinden gitmek en büyük motivasyon kaynağı benim için.
Bir müzisyen olarak en büyük hedeflerin, hayallerin neler?
Şu an biraz daha evrensel hayaller kurmaya başladım. “Efza’yı daha fazla nasıl büyütürüm?” gibi…
Kocaman bir ev stüdyosu hayallerim arasında. Üretimime ara vermeden devam etmek istiyorum.
Sürekli sahnede olmak. Sahnede ölmek de diyebilirim. 🙂
“Gen”’i herkes film müziğine benzetti, ben de film müziği yapma hayalini kurdum.
5. soruda cevapladığım koro ve orkestranın kayıtlarını yaparken (umarım olur) mutluluktan ağlamak. 🙂
En en en büyük hayalim iyi bir şair olmak.