Açıkçası radikal stand-up’çı Ricky Gervais‘in yaratacağı bir dizinin aynı anda bu kadar hüzünlü ve bu kadar Gervais’vari olabileceğini düşünmezdik, ancak After Life bu önyargımızı yıkmak için kapı gibi karşımıza çıktı. Karısını kaybetmenin taze acısıyla boğuşan gazeteci Tony’nin hikayesi samimi, acıklı, komik ve ancak Gervais’in verebileceği fazladan bir duyguya sahip.
İlk sezonu bitirmişken dizinin müziklerini kısaca yad etmesek olmazdı. Zira karşımızda Ricky’den bekleyeceğimiz şekilde ince elenip sık dokunmuş bir seçki var. Şimdiye kadar başta Californication olmak üzere 100 farklı dizide çalınan Elton John klasiği “Rocket Man” buraya da çok güzel gitmiş. Nick Cave & The Bad Seeds‘ten “Into My Arms”, We Lost The Sea‘den “A Gallant Gentleman”, David Bowie‘den “Life On Mars?” gülümseten detaylar. Ayrıca Lou Reed‘den Don McLean‘e, Neil Young‘dan Sigur Ros‘a, Mogwai‘den Otis Redding‘e geniş bir derya bizi çağırıyor.
Gervais’in “karakterlerine aşık olduğunu ve elindeki materyali daha fazla keşfetmek istediğini” söylediği After Life‘tan gelecek yeni bir sezonun haberini beklerken bu mütevazı güzelliği henüz deneyimlememiş herkese öneriyoruz.