Cate Le Bon – Reward (2019)

Yalnızlığın asaleti ve beraberinde getirdiği ödül, Reward‘da daha Cate Le Bon‘ın albüm kapağındaki bir başına, mağrur duruşundan başlayarak vurgulanıyor. Sebeb-i hikmeti nedir bu bir başınalığın? Sadece en yetenekliler mi yalnız kalır? Yeteneğin tanımı nedir o halde? Karşımızdaki örnekten yola çıkarsak, cevap sürekli taze kalmak, kendini baştan yaratmak olabilir. Bir bukalemun gibi, David Bowie gibi büyüklerinin açtığı yoldan, emin adımlarla…

Aslında bu durmaksızın değişim izleği, Reward‘da en iyi “Daylight Matters”‘ın sözlerinde takdim ediliyor: “Bir daha sakın aynı olma / Sakın ha / Gözyüzü yarılır, insanlar yine de sıkılır”. Le Bon fırtına gibi gümbür gümbür gelmektense yavaş, emin adımlarla kendi ruhunun eşsizliğini takip ediyor. Bir saatin tik takları misali ilerleyen “Miami” işte bu yüzden albümü açma şerefine nail oluyor, Reward‘un kendi düzenini kurmaya geldiğini ilan ediyor bir bakıma. İçerdiği gizli mizah anlayışını “Sad Nudes” gibi başlıklarda belli eden, varoluşçuluğun en ironik ve gülümseyen halini inşa eden şarkılar var ediyor bu düzeni, yer yer karışık zaman ölçüleri ve göz kırpsak kaçıracağımız güzel detaylar da ikramiyesi oluyor.

Hem uslu hem de sinsi bir şekilde devreye sokulan saksafonlar, akıllara Station to Station veya Blackstar dönemi Bowie’sini getirirken Brian Eno, Laurie Anderson, Françoise Hardy, Kate Bush, hatta St Vincent gibi başka yol arkadaşlarının soluğunu da ensemizde hissedebiliyoruz. Güzellikte çığır açan “Home To You”, albümün en romantik notalarını bünyesinde barındırmasından mütevellit hem yazarının ilham kaynaklarını, hem de ilham vereceği zatları sarsabilir. Bu naif şarkının ardından gelen “Mother’s Mother’s Magazines”‘te Le Bon, tüm deliliğini yeniden sinesine çekiyor, “Here It Comes Again”‘de görünüşe göre bir manastır odasına kapanıp Zen’i keşfediyor, “The Light”‘ta kendi ölümlülüğüne rest çekiyor, “Meet The Man”‘de piyanosunun başına geçip yaşamın sonunun ertesine bir bakış atıyor, Keats‘in şiirlerine selam çakıyor. Neticede o da kendinden bir şair yaratıyor zaten.

Bütün bu ruhsal ölümsüzlük arayışı, Le Bon’ı hedefine her zamankinden fazla yaklaştırmışa benziyor. Artık albüm kapağındaki fotoğrafı gibi yere sapasağlam basıyor, sırtını göğe, yüzünü toprağa çeviriyor. Buradan sonrası onun elinde: Anlık sert bir düşüş yaşamadığı sürece, gökyüzü onu kendi çocuğu olarak kabul etmeye hazır gözüküyor.

PUANLAMA: 9/10