Can Bora Tanzer‘ın müzik yolculuğu esasında üretim bazında tek mekanda, Tanzer’in ev stüdyosunda ilerliyor. Ancak kulağımıza giden sesler, sanki bir odaya kapalı kalmaktansa geceleyin sokaklarda amaçsızca dolaşmayı, şehrin karanlık ve gizemli yüzünü gözlemlemeyi tercih ediyor. Bilim-kurguyla harman bir neo-noir filme cuk otururlardı muhtemelen. Bu şarkılarda ışık yok, ancak ruhumuza temas eden çok fazla şey var.
Tanzer’in Bandcamp künyesine göre ortada hayatın hakikatinden gelen bir yaratımlar bütünü var. Daha ilk şarkı “Volatile“da kaynağını bilmediğimiz müzik-dışı seslerin elektronik altyapıyla bir bütün olduğunu, sona doğru ise yaylıların katkısıyla albümün tekinsiz ruhunu şaha kaldırdığını gözlemliyoruz. O huzursuzluk asla dinmiyor, Tanzer’in vokallerini de oyuna kattığı, bu esnada kaynağı belirsiz ses efektlerinden vazgeçmediği “Time Between Time” bu lanetlenmiş ruha bir ses bahşediyor, bilinmeyene yolculuğumuz katlanarak sinematik bir hal alıyor. “Magnus“ta sesten duvarlarla örülü bir odada oradan oraya savruluyor, “Red Abyss“te albümün bilim-kurgu yanı konumundaki mekanik etmenlerin Tanzer’in vokalini bile ele geçirdiğini görüyoruz. Ortada -maddi veya manevi- birtakım düşmanlar var, kimse güvende değil. Renk teorisinin “en saldırgan renk” olarak kodladığı kırmızı, boşu boşuna kapak görseline sızmış olamaz.
Antik Yunan komedyasında oyuncuların maskelerini çıkarıp seyirciyle doğrudan tartıştığı bölümü ifade eden Parabasis kelimesinin albüme başlık seçilmiş olması, şüphesiz üstüne düşünüldüğünde albümün mealine bir şeyler katacak bir tercih. Şarkıların -veya şarkılar yoluyla maskeler takan bu ruhun- bizim ruhumuzla çok uğraşmadan iletişime geçebildiği ortada. Bir albümün, herhangi bir sanat eserinin, biraz da alıcıdaki kavrayışla anlamına kavuştuğu görüşünde hemfikirsek, Parabasis bizimle konuşabilen herhangi bir albüm için ideal bir başlık gibi görünebilir. O halde cevap nedir? Spesifik bir sanatsal tercih mi, genel sanat gerçeklerinden yola çıkan şık bir kelime mi?
Tanzer’in nasıl düşüncelerle hareket ettiğini bilemeyiz, ancak albümün anonim kahramanı mola vermeden dinamikliğini koruyor 45 dakika boyunca. “Dust Rolls Together“da geri vokallerle çok sesli bir kimliğe yükseliyor, downtempo müzik dilinin ustaca dönüştürüldüğü “Metamorphosis“te neredeyse astral bir deneyime kapı aralıyor, seçkiye adını veren final “Parabasis” ile sözsüz bir diyaloğu tamamına erdiriyor. Bütün bunlar bizi nereye götürüyor? Belki bir hisler lunaparkına, belki bir düşünceler labirentine, belki ikisinin arasında bir şeye. Kendi huzurumuzdan kaçıp yeni bir tatmin edici tanımın ihtimaline koşuyoruz bir bakıma. Şeylerin ötesini duyumsamaya bir davet alıyoruz.
Parabasis‘in sözleri, yapım emeği, mixing’, ve aranjmanı Can Bora Tanzer imzasını taşıyor. Mastering ise Hakan Kurşun’a emanet.