1973’te İngiltere Sheffield’da kurulan, endüstriyel müzik, post punk, elektro, tekno tarzlarını benimseyen Cabaret Voltaire; 26 yıllık aranın ardından, 1994’te çıkan The Conversation’dan sonra Shadow of Fear ile dinleyicilerine ben burdayım demeye devam ediyor.
Adını Dada’nın doğduğu Zürih’teki Cabaret Voltaire adlı gece kulübünden alan grup; vokal ve basta Stephen Mallinder, klavyede Chris Watson ve sonradan grubun ta kendisi haline gelecek olan Richard H. Kirk tarafından kurulmuş. İsimleri gibi müzikleri de başta dadanın deneyselliğinden payını almış. 1979’daki ilk stüdyo albümleri Mix-Up’a dek de bu deneysel kayıtları yayınlayarak -bir Marcel Duchamp’ın pisuar örneği kadar olmasa da- kendi alanlarına, elektronik müziğe, yenilikçi bir ses getirmişler. 1981’de Chris Watson, 1994’te Stephen Mallinder’ın gruptan ayrılmasıyla tek kişiye indirgenmiş olan Cabaret Voltaire, popülerliğe Dadaist başkaldırısını hala sürdürmeye kararlı görünüyor. Kirk’ün bir röportajında “Gelip en büyük hitleri duyacağınızı düşünüyorsanız gelmeyin!” demesi de bunu kanıtlar nitelikte.
Şarkılarına eşlik eden dinleyicileri hiçbir şeyi düşünmeden dans ettirmek Cabaret Voltaire’e uyan bir hedef değil. Çünkü onlar şarkılarında basına, komplo teorilerine, politikaya, uyuşturucuya kısacası bir paranoya dünyasına dalarak aslında dinleyenlerini sadece eğlenmeye değil, bir o kadar da düşünmeye itme amacında. Bu ideolojileri zaman içerisinde daha anlaşılır hale gelmiş olmalı ki 1990’lara gelindiğinde yaşayan post-punk efsaneleri arasında anılmaya başlanmışlar. 1981 çıkışlı “Spread the Virus” şarkısı bile her ne kadar onların distopik fantezilerinin bir eseri olsa da gelecekte kendilerine yer bulacaklarının haklı bir habercisi gibiymiş.
Shadow of Fear ise günümüz atmosferinde eski synth ve davul makinelerine bağlı kalmış, gerilim filmi tadında bir vurmalı saldırı adeta. Aslında Kirk grubun tek temsilcisi olarak grubu yaşatmayı değil, müzikal anlamda çığır açmayı amaçlıyor. Müzikteki teknolojik gelişmelere kapılıp gitmeyi sanatsal kaygılar sebebiyle reddeden tutumu; daha çok özgünlüğünden ödün vermeyen, gerilim filmi tadında bir Cabaret Voltaire albümü ile sonuçlanmış. “Universal Energy” albümde elektronik müziğin evrimine en çok ayak uyduran şarkı olarak dikkat çekerken, “Papa Nine Zero Delta United” ritimleriyle “Nag Nag Nag“’ i, bir öze dönüşü anımsatıyor. Her yönüyle Shadow of Fear, huzursuzluğuna huzursuzluk katmak isteyenler için bire bir gibi.