Black Midi bu sene yükselişe geçen gruplar içinde değerlendirmesi en zor olanı. Bir defa tanımlanmaya müsait bir müzik yapmıyorlar: Aynı anda ilkel ve ilerici tınlayan, yüksek desibelli gitarlar ve davullarla güç kazanan bu çok genç, çok dolu, çok çılgın ekibin akla getirdikleri isimler arasında Cardiacs, Swans, Butthole Surfers, Scott Walker, Metallica, Talking Heads var, ancak bu kadarı buzdağının sadece görünen yüzü. Yakaladığı eklektik tınıyı mütemadiyen inşa edip yıkan, yeni baştan, yeni mimari anlayışlarla inşa eden kelimenin gerçek anlamıyla ‘arıza’ bir tarzdan bahsediyoruz.
Black Midi’nin aykırı müziği onları doğal olarak anaakıma değil, yerin metrelerce altına itiyor. Öte yandan bu karanlık alemin efendisi olacak potansiyeli de çoktan açığa vurmuş durumdalar. Progresif rock müptelalarından punk’çılara oldukça geniş bir kitle, birbirlerine Black Midi’den söz ettikçe Black Midi de adını deneysel müzik sahnesine altın harflerle yazdırıyor. Daha 20’lerinin başında olan dört genç için olağanüstü bir başarı hikayesi bu. “953”le albümü dinlemeye başladığımızda neye uğradığımızı anlamadan dakikalar geçmiş, albüm ortasında dinleyeni duvardan duvara fırlatan “Western”a gelmişiz bile. Üçüncü şarkı “Reggae”, nispeten basit yapısıyla kimilerince yadırgansa da Schlagenheim‘ın en zayıf noktası olarak bile oldukça güçlü duruyor. Kapanışta yer alan “Ducter” ise albüm boyunca tuğla tuğla yükselen kuleyi yıkarak bizi doruk noktasından aşağı fırlatıyor. Uzun süredir dinlediğimiz en gürültülü -ama bir o kadar da planlı- gitar ve davul dokunuşlarından bazıları bu şarkıda.
Yeni bir efsanenin, belki de yeni bir tarzın yükselişini mi izliyoruz? Eğer mesele bu kadar ciddi bir boyuttaysa Black Midi’den gelecek yeni hareketleri heyecanla takip edeceğiz. Bir kez daha bizi şaşırtıp afallatan Britanya’nın suyunda ne var da bu kadar orijinal müzikler çıkarıyor, bu gizemi de çözsek daha bahtiyar olacağız.
PUANLAMA: 8.5/10