Brian Christinzio, yani BC Camplight‘ın müziğindeki acılar işin sadece yüzeysel kısmı. Kendisinin karamsar varoluşçuluğunu neşeyle sürdüren o bilge delilerden olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Yaşadığı çilelerin içine gizlenmiş komik durumları görebilen şairane bir olgunluk var ruhunda. Müziğindeki folk ve lo-fi elementleri, deneysel bir elektropop veya dream pop estetiğiyle aynı potada demlenirken sesi gönlümüzde kimi zaman hüzünle, kimi zaman kahkahalarla büyüyorsa sebebi bu.
“Sadece sarhoşken içerim / Bir ayağım havada dururken görmek ister misin beni? / Gidip aracımda uyuyacağım şimdi” veya “Şeytanı da, karısı Denise’i de tanırım / Taparlar bana / Öyle bir adamım işte / Huzur veririm kendilerine” gibi yıkık, nihilist ve mizahi kelamlar, tüm albüme zıpır bir dinamizm bahşetmiş. Bir an The Beach Boys‘un naifliğini taklit ederken sonraki dakikalarda hayli depresif oluveren, bunu da dinleyicisini yormadan, hakiki bir centilmenlikle yapan sanatçımız, kimselere haber vermeden senenin en özgün işlerinden birini yaratıvermiş.
Centilmenlik vurgusunu boş geçmemek lazım. “Eski romantik müzisyenlerden kim kaldı?” diye düşünüyorsanız Shortly After Takeoff tüm endamıyla karşınızda duruyor. Leonard Cohen‘in sevda yaşanmışlıklarıyla dolu ozan kimliği, yeni neslin Ariel Pink gibi saykodelik maceraperestleriyle tam da bu noktada ortak bir kümeye kavuşuyor. Dinleyin, dinletin, gülün, ağlayın, düşünün, kafanızı boşaltın.