Büyülerinden arınmış tüm yalınlığıyla:Bat For Lashes-The Haunted Man

Pakistanlı bir babanın ve İngiliz bir annenin kızı olarak 2006’dan beri hayatımızda olan Natasha Khan nam-ı diğer Bat For Lashes, altı sene sonra çıkardığı üçüncü albümüyle yine güzel işler yapmaya devam ediyor. İlk olarak kendisiyle bisikletinin üzerinde öfkesini, hayalkırıklığını üflediği şarkısı What’s a Girl To Do? ile tanıştık. Bu şarkının adı öyle hızlı yayıldı ki aslında albümün önüne geçti diyebiliriz. Fakat Khan’ın özel oluşunun ve her şarkının ayrı ayrı güzelliğinin zamanla keşfedildiği bu albüm kesinlikle şarkının gölgesinde kalmamalı. Fur and Gold karanlık atmosferi yanı sıra bir şaman ayinini hatırlatan havasıyla içinde bol miktarda fitne, fesat içeriyor. Albümün ilk şarkısı olan Horse and I piyanosundan çıkan gotik seslerle ve Khan’ın etkileyici vokalleriyle albümün tamamı için inanılmaz bir merak uyandırıyor. Ardından gelen Trophy ise koyu karanlık havasıyla barok dönem synthleriyle bu kara ayini başlatıyor. Tabii böyle kara ayin denilince gözler korkmasın dinlemesi kolay kulakta hiçbir rahatsız edici etki bırakmayan albümlerden. Hep bir çizgisi var ne çok yukarı ne de çok aşağı inmiyor. Özellikle What’s a Girl To Do?’dan sonra albüm hem biraz sakinleşiyor ama karanlık çizgisini de bırakmıyor . Sad Eyes‘daki seyrek piyano sesleri ve Khan’ın sesini kimi zaman bir fısıltıya dönüştürdüğünde içindeki tüm üzüntüyü paylaşabildiği kompleksiz sesler yanı sıra The Wizard ve Bat’s Mouth da ayin devam ederken, karanlık ormanlarda geziye çıkılıyor.
Bundan üç yıl sonra gelen ikinci albüm Two Suns üzerinde daha fazla mesai harcanmış albüm kapağından videolarına daha sınıf atlanan bir albüm olmuştu. Khan’ın Brooklyn gibi pek çok gruba ev sahipliği yapması yanı sıra aktif bir canlı müzik hayatı olan bir yerde son üç yıldır bolca vakit geçirmesi ve bu olgunlaşma süreci kuşkusuz albüme direk yansımış. Soğuk ve sert bir başlangıç olan Glass’dan sonra gelen paslı gitar sesleri ve uğultulu baslarıyla “Lonely Lonely” diye seslenen Khan’ın kendi karanlığını nasıl olgunlaştırdığını dinliyoruz. Moon and Moon daki Tori Amos’u hatırlatan piyano sesleri ve vokalleriyle artık mistik bir dünyadan çıkıp daha gri hayaller içinde süzülüyoruz. Albümün en çok adı geçen şarkısı olan Daniel keyboardlar ve ara ara duyduğumuz keman sesleriyle yine albümün biraz dışına taşan şarkılardan. Khan’ın kırılmışlığını eve dönüşünü bu kırgınlıkları üstünden atma çabasını anlatıyor ve bir yol sunuyor. Son olarak Travelling Woman çok güzel bir yol şarkısı, dingin piyano sesleri eşliğinde ve albümü kapatırken de Natasha Khan sanki artık ormanlardan tüm o büyülü güçlerden uzaklaşıyormuşçasına bir kapı kapatıp yeni bir kapı açıyor.


2012’de gelen son albüm The Haunted Man iki yıllık, Coldplay’le yaptığı tur, Twillight filmi soundtracki için yaptığı çalışma, Gucci reklam kampanyası için Depeche Mode’un Strangelove’ını coverlaması gibi hareketli bir süreci kapsıyor. Bu nedenle biraz evvel bahsettiğimiz kapıların bu albümde kapandığını görmek çok doğal aslında artık albüm kapağında gördüğümüz gibi süslerinden arınmış bir Natasha Khan var. Fakat bu arınma bence albüm için her ne kadar fazla abartılmamış sesler gibi olumlu etkileri olsa da o mistik halinden de uzaklaşmış. Evet artık altı sene sonra otuz iki yaşında daha olgun bir kadın var karşımızda ama Two Suns sonrası gelen bu olgunluk biraz daha farklı bir çizgi çizmiş. Gitarlar, davullar, synth-pop tınılar kimi zaman pop-electronik sınırlarda gezmesi The Haunted Man’in ilk albümle kıyaslanamayacak bir dönüşüm içinde olduğunu gösteriyor. All Your Gold gitar tınıları ve “Your a good man, your a good man” sayıklamalarıyla daha synth-pop sulara uzanabilecek bir albüm olduğu izlenimini veriyor ya da Oh Yeah diye seslenen koro sesleri ve arkadaki davullarda her an bir R&B parçası başlayabilirmiş izlenimi veren aynı isimli şarkı. Aynı şekilde geçen albümlerde de başladığımız basit piyano seslerine dayanan slow şarkıların bu albümdeki adresi Laura olmuş. Albümün aslında ilk şarkısı olan ama yazmak için sona sakladığım buzlu havasıyla Lilies oldu. Elektronik seslerin ön plana çıktığı ama o buğulu duvarlarıyla içine hapseden, kulakların pasını silen bir şarkı Lilies. Albümün sonunda, başında her yerinde yer alabilir, Bat For Lashes’in olgunlaşan seslerinin bir meyvesi. Bu değişim bazı yönlerden bana Fur and Gold’un o tabiri caizse eksantrik seslerinin yitimini de söylese iki albümdür olgunlaşarak ilerlediği ve işini yine iyi yaptığı, popüler olma çabası olsa da bunu en azından çok fazla göze sokmadan değer verilmesi gereken bir iş yapıyor.
İyi Dinlemeler!

Seçil Kalenderoğlu