Kapaktaki silüetin Edgar Allan Poe‘yu bu kadar andırması boşuna değil. Dead Magic‘te kurulan düşler neredeyse Poe‘nun vizyonu kadar karanlık ve çekici. Büyünün ağıdını yakarken bütün evrenin yeniden doğuşunu izleyen yaralı bir kadının düşleri bunlar. Adı öyle, tavrı öyle, içi dışı bir ve sonuna kadar tutkulu bir müzisyeni dinliyoruz.
Müziği tanımlamak nafile bir çaba: Anna Von Hausswolff‘un müziğini dinlerken sınırsız sayıda ilham yakalayabilirsiniz. Genele yönelik en kolaycı ve işlevli tanım olarak “cenaze pop’u” tabiri kullanılmış. Oysa iş orada biter mi? Gotik esintiler baskın olmasına rağmen besteler yapısal anlamda pek gotik değil bir kere, çelişkiler burada başlıyor. Neoklasik müzikten harbi bağımsız rock’a; drone’dan art pop’a değişik etkiler taşıyan bir cenaze orkestrasını dinliyoruz. Bildiğimiz anlamıyla korkuya yer yok, belirsizlikten doğan yepyeni bir büyü var.
İsveçli şarkıcı, piyanist ve orgcu von Hausswolff henüz hayatının baharında ama belli ki bu yaşına kadar dinleyip özümsediği müzikler, onu güzelce zehirlemiş. Dördüncü albümü Dead Magic‘te bu zehri sonuna kadar sıkmaya karar vermiş. Gitarlarda Karl Vento ve Joel Fabiansson, tuşlularda Filip Leyman, davulda Ulrik Ording, basta David Sabel ve prodüktör koltuğunda Sunn O))) işbirlikçisi Randall Dunn‘ın yardımıyla kendi sesini pekiştirip belki de ilk gerçek başyapıtını ortaya çıkarmış. Bauhaus, Chelsea Wolfe, Kate Bush, Fever Ray, Nina Hagen ve daha nicesi ruhen ona eşlik etmiş.
Dead Magic‘teki 5 şarkı, objektif anlamda 47 dakika sürüyor. Subjektif olarak baktığımızda ise belki de nice gecelerimiz onun sesiyle geçecek. “The Truth, The Glow, The Fall”‘daki mistik enerjiler ve akıl sağlığı sorgulatan melodiler, geri kalan yolculuk boyunca baki. “The Mysterious Vanishing of Elektra”‘nın can çekişirken arınan vokalleri sizi kesmediyse albümün zirve noktası “Ugly and Vengeful”‘un vaadettiği Lovecraft’vari evren seyahati sizi bekler. Son şarkı “Källans Återuppståndelse” ise aydınlığın yeniden doğuşuna tanıklık ediyor gibi. Bir nevi uzun bir gecenin sabahı. Peki yarın bugünden farklı olacak mı? Asla değişmeyen tek soru bu.