Acının İçindeki Sanat

Bu yazının özgün hali TPÖÇG‘de yer almaktadır.

[su_highlight]“Ben ancak şunu bilebilirdim, yapabileceğim en iyi şey, kendimi asmaktı.”[/su_highlight] diye yazıyor. Düşünceleri ve acısı daha da derinleştikçe şu satırları yazdı “[su_highlight]Her şey boş. Doğmamış olana ne mutlu. Ölüm, hayattan daha iyi.”[/su_highlight]

Aslında hepimizin adını bildiği, dünya edebiyatında büyük bir yeri olan Tolstoy’a ait bu cümleler. İnsan düşünmüyor değil hem bu kadar “depresif” hatta “intiharperest” olup, hem de başyapıt olarak nitelendirebilecek kitapları ardında bırakmak nasıl mümkün?

Acı ve sanatsal yaratıcılık arasında nasıl bir bağlantı var? Günümüzde üzüntünün her türlü formu “kötü”, “istenmeyen” ve “anormal” algılanırken mutluluk “güzel”,  “arzulanır” ve “normal” sayılıyor. Acı ve yaratıcılık arasındaki bağlantı da sadece “rastlantısal” bulunup, üstünde pek de durulmuyor. Gerçekten öyle mi peki?

Mutluluğun hemen her dönemde, özellikle de günümüzde abartıldığını düşünenlerdenim. Mutluluk tüm çaba ve düşüncelerimizin yönlendirildiği nihai insan amacı haline geldi. Uzmanlara göre “normal” insanlar ne yapar? Mutluluk üstüne “sözde” çalışmalar, birilerinin kafamızı çevirdiğimiz her yerde gözümüze sokulan “mutluluğa ulaşma” kitapları işi ticari açıdan istismara da dönüştürdü.

Tarihsel açıdan bakarsak aslında birçok filozof depresyonu, melankoliyi günümüz gibi “kötü” değil aksine “iyi” görmüştür. İnsan hayatında zaten var olması gereken “farklı” bir bakış açısı olarak düşünmüşler. Problemata’da Aristoteles[su_highlight]“Filozof olsun, devlet adamı, şair ya da sanatçı olsun bütün üstün nitelikli adamlar neden belirgin bir şekilde melankoliktir?”[/su_highlight] diye sorarak aslında benim yazımın başında Tolstoy için sorduğum nasıl mümkün sorusunu sormuştur kendi dönemi için. Aristoteles tıbbi bir yaklaşımla yazıyor bunu ama Herakleitos, Sokrates ve son zaman filozoflarından Heidegger, Kierkegaard depresyonun günlük hayatımızda ki yansımaları, varlığı ve bunun sanatsal dışavurumu hakkında daha çok yazmışlardır.

Örneğin Heidegger şunları söylemiştir:[su_highlight]“Farkında olsak da olmasak da, üstünde uzun uzadıya konuşsak da konuşmasak da bütün yaratıcı eylemler melankolik ruh haline aittir. Fakat bu melankolik ruh halindeki herkesin yaratıcı olduğu manasına gelmez.”[/su_highlight]

Ben de Heidegger gibi her melankolik insanın ya da depresyondan muzdarip  herkesin yaratıcı ya da sanatçı olduğunu iddaa etmiyorum. Sanatçı farklı açılardan bakabilen insandır, ister bir travma sonucu ister varoluşsal bir sancı sonucu olan üzüntüsünü, acısını hayata ve anlamına sorulan “Neden?” ve “Ne?” sorularına dönüştüren birçok insandan farklı cevaplar bulmakla beraber, bulduğu cevapları sanata dökendir. Ben bu sebepten ötürü melankoli ve yaratıcılığın arasındaki bağın göz ardı edilemeyecek kadar güçlü bir bağ olduğunu söylüyorum. Depresif bir sanatçının eserlerinin onun depresyonundan ayırılabileceğinden de şüpheliyim, ayırsanız bile sanatı sanatçıdan nasıl ayırabileceksiniz?

Sylvia Plath, Edgar Allan Poe, Dostoyevski ve depresyondan muzdarip diğer yazarların kitapları, “…Canıma kıymayı düşündüğüm zamanlar beni bundan hep, sanat aşkıyla birlikte, bu dürüstlük aşkı alıkoymuştur.” diyen Beethoven’in klasikleri, “Acılarım benim ve sanatımın bir parçasıdır. Onları benden ayırt edemezsiniz. Onların yok oluşu benim sanatımı da yok edecektir. Acılarımı saklamak istiyorum.” diyen ressam Edvard Munch’ın resimleri, diğer birçok sanatçının depresyonu ve buna eşlik eden yalnızlık, yansımalı ruh halleri, acının üzüntünün içinde buldukları derin güzelliği başkaları tarafından da güzel ve takdir edilebilir hale getirmeleri duygusal açıdan melankolinin ve acının değerli ve verimli olduğuna dair bir kanıt sayılmaz mı?

Öyleyse neden bunun hakkında konuşmaktan, acının içindeki güzelliği görmekten, depresyonun yaratıcılığımızı nasıl etkilediğini anlamaktan çekiniyoruz? En ufak hüzünlenmede dahi bunun ters giden ve istemeyen olduğuna dair neden bu kadar eminiz? Depresyon ile mücadele etmenin tek “normal” yolu tıbbi müdahale mi? Hemen anında müdahale edilip hiç üstüne düşünmeden kurtulmamız gereken bir şey mi?

Yanlış anlaşılmasın depresyonun elbette müdahale gerektiren bir seviyesi oluyor ama günümüz koşullarında depresyon ve melankoliye ait korkular insanları bunun hakkında birbiriyle bile konuşmaktan uzak tuttuğu gibi doktorla yada psikologla bile konuşmaya çekinir hale getirdi. Depresyon ve melankoli bir tabu olmaya başladı. Konuşmaktan çekinilmemesi gerektiği gibi depresyonu tabulaştırmamalıyız da.

Fazlasıyla sevdiğim Radiohead grubunun vokali olan Thom Yorke bir röportajında “Akıl sağlığı müziğini nasıl etkiliyor?” sorusuna sanatçıyı, depresyonu ve sanatla bağını çok güzel bir şekilde açıklayan bir cevap veriyor.[su_highlight]“İnsanların müziğimiz hakkında söylediği ve beni en çok rahatsız eden şeylerden biri “Depresif!” kelimesi. Bunu rahatsız edici bulmamın nedeni depresyondan muzdarip olmayı geri zekalılık ya da utanç duyulan -aslında duyulmaması gereken çünkü depresyondan muzdarip birçok insan var – bir şeymiş gibi ima etmesi. Ve “depresif” kelimesi küfür gibi algılanmamalı, bu anlamda kullanılmamalı çünkü ben depresyonla boğuşuyorum ve birçok insan bununla boğuşuyor. Depresyon, üstünde açıkça konuşabileceğimiz ve kabul edilen bir durum olmalı. Bazen bu ruh halindeyken müzik yapmak “zorunda” oluyorum ve depresyondan ötürü acı duyuyorum fakat bazen de hiç acı verici değil; aksine bir artı. Bu, zihinsel bir rahatsızlık ve başka zihinsel rahatsızlıklara sahip kimselerle de empati kurabilmemi sağlıyor. Bazen belli şeylere kendini yakın hissediyorsun. Müziğimi depresif diye yerden yere vuran insanlarla problemim var çünkü aslında çoğu yaratıcı güç bundan doğuyor.”[/su_highlight]

Acının ilham verdiği yaratıcılık, acının üstesinden gelmek için denemeye değen güzel bir yoldur. İngiliz yazar Aldous Huxley’in dediği gibi [su_highlight]“Belki de birinin acı çekmesi iyidir. Bir sanatçı mutlu olursa herhangi bir şey yapabilir mi? Hiç “bir şey” yapmayı ister miydi? Sonuçta sanat hayatın korkunç sertliğine karşı bir protesto değil midir?”[/su_highlight]

KAYNAKÇA

50 Famous Artists & Thinkers Who Have Struggled With Depression. (n.d.). Retrieved October 23, 2017, from http://www.nursingschools.net/blog/2010/10/50-famous-artists-thinkers-who-have-struggled-with-depression/

(n.d.). Retrieved October 23, 2017, from http://www.lvbeethoven.com/Bio/BiographyHeiligenstadtTestament.html

Huxley, A., & Whitfield, R. (2010). Antic hay. Ashland, Or.: Blackstone Audio, Inc.

Lubow, A. (2006, March 01). Edvard Munch: Beyond The Scream. Retrieved October 23, 2017, from https://www.smithsonianmag.com/arts-culture/edvard-munch-beyond-the-scream-111810150

Martin Heidegger (1889–1976). (2017, March 24). Retrieved October 23, 2017, from http://braungardt.trialectics.com/philosophy/20th-century/martin-heidegger-1889-1976/

  1. (2011, June 04). Thom Yorke Musique Plus Interview 2003 Pt 2. Retrieved October 23, 2017, from https://www.youtube.com/watch?v=Q3wGbBRxcZQ&t=360s