Türlerini “dost rock” olarak tanımlayan, progresif / art rock civarı sularda yüzen ekip Zifiri, ilk EP’leri Ve Tatlı Rüyalar‘ı geçtiğimiz günlerde yayımladı. Aklımızdaki soruların cevabını bulmak için kendilerine ulaştık, onlar da bizi kırmayıp uzun uzun yanıtladı.
Nasılsınız, nasıl gidiyor?
Zifiri: Selamlar Kıyı Müzik! Nasıl desek?
İyiyiz, daha iyi oluyoruz diyelim. Sizin gibi güzel insanlarla daha iyi oluyoruz kesinlikle. Son 1-2 haftadır Ve Tatlı Rüyalar‘ı yayınlamanın ve insanların verdiği tepkileri duymanın muhteşem heyecanı ve mutluluğu var üzerimizde. Müzik yapabildiğimiz sürece çoğu şey iyi gidiyor. İyi gitmediği dönemler olduğunda da müzik yaparak daha iyi olmaya çalışıyor, sonra da size sunuyoruz bu müziği. Umarız siz de iyisinizdir, bolca güzel müzik dinliyorsunuzdur.
Klasik soruyla başlayalım: Sizi tanımayanlar için kendi ağzınızdan Zifiri nedir? Nasıl bir araya geldiniz?
Zifiri’yi tanıtırken, özellikle de “Ne tarz müzik yapıyorsunuz” denildiğinde “Çok yakın arkadaşız.” diyoruz genelde. Friend rock? Dost rock? Genre koymaya da gerek yok aslında, ama genelde rock müzik (Progresif/Art?/Alternatif/Post?/Psychedelic) yapan bir ekibiz. Farklı bi genre yakıştırırsanız eğer söyleyin lütfen çok mutlu oluruz, siz daha iyi anlıyor olabilirsiniz bu işten. Sinemayı, resmi, fotoğrafı, tiyatroyu seven birkaçız, müziğimize de bunun yansıdığı söylentisi mevcut.
Barış’ın 2019’da Boğaziçi Üniversitesi kulüplerinden attığı bir “Subject: bascı arıyorum lütfen prog seviyosanız yazın plz 🙁” mailine Sergen’in cevap vermesi üzerine başladı denilebilir Zifiri yolculuğu. Tanıştık, anlaştık, sevdik, sarıldık. Barış ve eski gitaristimiz Cem halihazırda müzik yapıyorlardı ufak tefek. Sergen, Efe ve Deniz’in de Sarı Zamanlar adlı bir grubu vardı o zamanlar. Sarı Zamanlar (maalesef ki) dağıldıktan sonra Efe ve Dert de gelince içeri davulcu ve klavyeci arayışımız sonlandı. Öyle Zifiri olduk, sıraları doldurduk. Sevinçliyiz hepimiz, dinlensin müziğimiz.
Not: Barış’ın eksik üyelerimizi tamamlamak için Sarı Zamanlar’ı entrikalarla dağıttığı asılsız bir iftiradır. Henüz kimse kanıtlamadı. Hehe. (Cidden yok öyle bi şey, SZ sevenler kızmasın.)
İki seneye yaklaşan bir single yayımlama yolculuğunun ardından bu şarkıları bir yeni şarkı ekleyerek topladığınız ilk EP’niz Ve Tatlı Rüyalar çıktı. Nasıl bir yaratıcı süreçti bu? Şarkılar yayımlandıkları sırayla mı ortaya çıktı?
Bir araya gelip beste yapmaya başladığımızdan beri, tam bağımsız ve zengin baba parası da olmayan bir müzik grubu olarak parçalarımızı single single yayınlamamız gerektiğinin farkındaydık. Aslında hepimiz albüm/EP dinlemeyi çok seven insanlarız, bir noktada bu yöne de ilerleme hayalimiz mevcut.
Farklı bir noktadan, EP’mizi singlelar olarak paylaşmak bize parçaların her birine ayrı ayrı çalışmak için de ekstra zaman ve odak sağladı. “Anofel”, “Ucube”, “Yardım Elleri”, “Dayan”, “Ve Tatlı Rüyalar.” Her birine çalışırken tartışmasız bir şekilde hayatımızdaki en önemli şey o parça oldu hep. Bu şekilde de birbirinden farklı sesler, aranjeler, renkler oluşturduk, ve de bütünleşmiş, kendini gerçekleştirmiş parçalar elde ettik. Her birini canımız kadar severiz, sayarız.
Son sorunun cevabı muallakta biraz. Parçadan parçaya söz ve bestelerin ortaya çıkış süreleri çok değişiyor bizde. “Anofel”, “Ve Tatlı Rüyalar” ve “Yardım Elleri” gibi parçaların sözlerini tamamlamak mesela epey bir zamanını aldı Barış’ın. “Anofel” ilk çıkan parçamız; ama “Dayan”ın sözlerini daha önce, 2018’de yazmıştı, gibi gibi, zaman çizgisinde komplikasyonlar… Ne güzel olurdu böyle kronolojik aksa, bir cümleyle anlatılırdı. Neyse ki böyle olunca da güzel sohbet konusu.
Başka bir örnek, “Ucube”yi Sergen 2020-21 aralığında bestelemeye başladı, sözlerini de aslında “Anofel”den önce finalize ettik, ama bestesi daha uzun sürdü. “Yardım Elleri” 2021’de, “Ve Tatlı Rüyalar” 2022’de olmak üzere çıkma vakitlerine en yakın vakitte yazılmış olan parçalarımız olabilir; ama bu parçaların ilk notları da oldukça eski.
Birçok insanın beklediği bir parçamıza da bu röportajdan hemen sonra çalışacağız mesela, burdan da spoil etmiş olalım. Sizi doğru insanlara kavuşturacağız, söz.
Üretim sürecini şimdi gözünüzde canlanan üç anıyla destekleyebilir misiniz?
1. Gümüldür’den bahsedelim: Hayatımızdaki en özel anılarımızdan birisi Şubat 2021’de Gümüldür’de, sevgili Ertuğrul ailesinin yazlığında yaptığımız kampımız. İstanbul’dan enstrüman ve ekipmanları yükledik arabaya, İzmir’deki bir aile dostumuzdan da davul ödünç aldık, kışın ortasında tek başımıza kurulduk müzik yaptık Gümüldür’de. Anlatılmaz bir yolculuğa çıktık o evin duvarları arasında, sesimizle ve müziğimizle nereye gitmek istediğimizi bulduk o yolda. Birlikte uyuyup uyanınca, yemek yapıp aynı masada doyunca, bisiklete binip, elektriklerin kesildiği ve hatların patladığı fırtınalarda mahsur kalınca dostluk, kardeşliğe dönüşüyor.
2. Sergen’in odasından bahsedelim: Bestelerimizin bir çoğu, akşam Sergen’in Hisar’daki odasında bir araya gelip, birer bira eşliğinde başladığımız seanslarda tamamlandı. Efe’ye midi klavyede davul açtık mı, Dert de zaten bilgisayardan bile klavye çalar, oh. Davul başında, stüdyoda beste yapmaya çalışsak kayıt almaya paramız yetmicekti zaten. Ama şimdi fırsatımız olsa da bu ortamı değişmezdik muhtemelen. Örnek verelim:
Ve Tatlı Rüyalar’ın sözlerinin bir kısmı, kiraladığımız stüdyonun bizi kapıda bıraktığı yağmurlu bir kış akşamında, tıpış tıpış Sergen’in odasına sığınıp orda doğaçlama çalmaya başladığımızda çıktı mesela. Bunun sayısız örneği var harbiden. Niyet ve ihtiyaç oldukça müzik yapmak için falan lazım değil, hele filan, hiç lazım değil. Reklamlara güvenmeyin. Bizimkiler hariç, bize güvenebilirsiniz.
3. Barış’ın evinin manzarasından bahsedelim: Barış’ın evinin güzel bir manzarası var. Orda epey çalıştık. Ailesini de çok severiz. Zifiri’nin aileleri pozitif, hepsi müziğimizi dinler, destekler. Burdan selamlar sevgiler olsun!
4. Dördüncü bir anı ekleyesimiz geldi, çünkü bu konuda napabilirsiniz ki? (Sizi çok seviyoruz Kıyı Müzik, özür dileriz, şakaydı, lütfen silmeyin çok güzel bi anı.)
“Yardım Elleri”nin kaydındayız, o zamanlar sevgili dostumuz Görkem’in Taksim’deki stüdyosunda çalışıyoruz. Kayıtlar bitti, bir baktık Dert saksafon çıkardı. Öncesinde bir “Aslında saksafon???” falan demiştik ama bu zamana kadar bir kere bile denememiştik parçada. Kayıt günü Dert çıkardı çaldı. Biz şok, ve hatta iptal olduğumuz bile iddia edilebilir. Barış kendine bir köşe buldu ağladı, Sergen çığlıklarda, Efe ve Cem gerçekliği sorguluyor. Dert, kaydı bitince içeri girip “Nasıldı?” diye sordu. O saksafon kaydını “Yardım Elleri”ni açıp şu anda dinleyebilirsiniz. Öyleydi.
Hangi enstrüman ve araçlardan yararlanıldı albümün yapımında?
- Akordiyon (Henüz hiç kullanmadık ama çok sevdiğimiz bi enstrüman.)
- Didgeridoo (Kaydetmedik ama bolca faydalandık.)
- Sergen’in evindeki midi klavyeden açılmış davul. Bknz: Bir önceki sorunun 2. maddesi.
- Barış’ın ses telleri ve insomnia’sı.
Kaydedilmişliği tartışmaya açık olmayan enstrümanlar da var tabi. Bunları müzik nerd’lerini tatmin edecek bir cevap olarak listeli paylaşmış olalım.
Duyabileceğiniz gibi bolca elektro gitar var parçalarımızda. Her parçamızda Barış’ın Ibanez Pgm 301’ini, Cem’in ilk parçalarda Cort’unu, “Dayan” ve “Ve Tatlı Rüyalar”da Gibson Les Paul’unu; ayrıca “Ve Tatlı Rüyalar”da Efe’nin Fender Strat’ını, Barış’ın da E-bow partlarını duyabilirsiniz. Gitarların yanında bolca efekt pedalı kullanmışlığımız var her parçada, hepsini saymayalım tek tek, spesifik merak edenler: @barisbing
Sergen bas olarak bu zamana kadar Mtd Kingston ag6 kullandı. Ek olarak “Anofel”in bazı kısımlarında Sire Marcus Miller v7, “Yardım Elleri”nde de perdelerini söktüğü bir bas gitarını kullandı. Ayrıca “Ve Tatlı Rüyalar”ın başında duyduğunuz kalın yaylı da Sergen’in arşe ile çaldığı bir bas gitar. Bas hakkında sorularınız için: @sergencotak
Davullarımızı Efe çalıyor. Haricinde “Ve Tatlı Rüyalar”da tamamen kendimiz ürettiğimiz birkaç synth de var, birisi hatta Barış’ın vokalleri kullanarak yaratılmış bir synth. Davullarımız ve bu synthler hakkındaki sorularınız için: @efebezmez
Parçalarımız bolca synth, pad, arpeggiator dolu. Çok büyük bir kısmı doğrudan Dert’in Arturia ve Omnisphere üzerinden çalıştığı sesler. Ayrıca “Dayan”da Hayyam Stüdyoları’ndaki şahane grand piyanoyu kullandık. Tabi bir de Yardım Elleri’ndeki saksafon var. Spesifikler için: @deniz.ert
Bunlara ek olarak her parçadan kayda değer gördüğümüz birkaç eğlenceli şey var akla gelen:
- Anofel’in sonuna shaker kaydetmeyi düşünüyorduk mesela, Efe dedi gerek yok ben yaparım, girip vokal kaydetti. Sonda duyduğunuz o “şıkşıkı”lar Efe’nin vokalleri.
- “Ucube”nin samplelarından birinin “Hayır” dediği bir anda Barış 2 ölü nota bas çalıyor.
- “Yardım Elleri”nde Sergen Cem’in gitarını ve perdesiz basını aynı anda bir adet shaker ve bir adet baget kullanarak çalıyor. Bu efekti parçanın sonlarına doğru gelen breakdown’da duyabilirsiniz.
- “Dayan”ın sonlarında Barış’ın gitar pickupına tutarak kaydettiği ve efekt pedallarıyla bozarak elde ettiği bir telefon ses kaydı mevcut. Bu kaydın ne olduğunu diğer grup üyelerimiz dahil hiç kimse bilmiyor.
- “Ve Tatlı Rüyalar”ın kaydında yıllardır maruz kaldığımız ve tepkisizleştirilmeye çalışıldığımız kötü haberleri kullandık.
Peki bu beş şarkı içinde ortaya çıkarması en kolay ve en zor iki şarkı hangileriydi?
En kolay parçamız sanıyoruz ki “Dayan”dı. Gümüldür’de bahsettiğimiz kampta başladık ve beste iki gün içerisinde bitmişti. Kaydını da Hayyam Stüdyoları’nda, işinin ustası ve büyük hayranlık duyduğumuz Sinan Sakızlı ile alma fırsatı bulduk. “Yardım Elleri”nin mixi için halihazırda birlikte çalışmıştık ama onunla Hayyam’da aldığımız ilk kayıt oldu, bizim için epey heyecanlı bir süreçti dolayısıyla.
En zoru da gerçekten “Ve Tatlı Rüyalar” oldu. En uzun parçamız olmasının dışında, 3 farklı beste diyebileceğimiz kısımlarından bir araya geldiği için geçişlerini oturtmak için epey çalıştık. Ayrıca sözleri parçalarımız arasında muhtemelen üzerine en çok mesai harcadığımız sözler oldu, bunun karşıya geçtiğine de inanıyoruz. Üzerine bir de deprem felaketi, depremle mücadele sürecinin sayısız felaketleri, seçim, ekonomik krizler, savaşlar, Cem’le olan yolculuğumuzun sonu… Gündemi dile getirmek çok hoşumuza gitmese de, “Ve Tatlı Rüyalar” söz konusu olduğunda gündemden bahsetmemek pek mümkün değil, en temelinde gündemle yakından ilgilenen ve kimi zaman konu alan bir parça. Ama günün sonunda çıkan işten daha memnun, daha mutlu olamazdık. Mix ve mastering’de de Sinan abi harika ötesi bir iş çıkardı gerçekten. Hayyam’ın sevgili sakinleri Sinan abiye ve Ceylan Akçar’a selamlar!
Sosyal medyada aktifsiniz, takipçilerinizle yaratıcı sürecinize dair uzun mesajlar paylaşmayı seviyorsunuz. Müziğinizi dinleyenlerle kurduğunuz bağ sizin için ne şekilde önemli?
Sosyal medyada aktif olmak, Türkiye’deki bir müzisyen olarak aslında kısmi bir zorunluluk. Sanata ve sanatçılara sadece algoritmalarını tatmin ettikçe değer veren bir piyasada yetişiyoruz. Spotify örneğin, şu ana kadar hiçbir editoryal listesine eklemedi parçalarımızı. Dinleyicilerimizin neredeyse tamamı bizi konserlerden, arkadaşlarından veyahut sosyal medyadan keşfeden insanlardan oluşuyor. Neyse ki biz bayağı eğlenceli vakit geçiriyoruz onlarla. Dinleyicilerimiz mizah dolu, sevecen insanlar. Bizimle sık bir şekilde yorumlaşıyor mesajlaşıyorlar, meme dolu bir birliktelik mevcut. Önem verdiğimiz temel mesele, samimiyet. Aktif müzik yapamadığımız dönemlerde mesela çekiliyoruz göz önünden. İnsanların dikkatleri bizim için çok değerli, sunacak bir müziğimiz yokken sırf daha fazla takipçi kazanmak için çabalamak inançlarımıza ters düşüyor. Keşfedilmek için gerekli platformların hele de Türkiye’deki yokluğunun yarattığı bazı mecburiyetler var kısacası, ama iyi bir denge yakaladığımıza inanıyoruz kendi çapımızda. Gelin bize katılın, çok mutlu oluruz!
Yakın zamanda Zifiri’de minik bir kadro değişikliği de oldu, Cem Çelik gruptan ayrıldı. Bu grup içi dinamiğinizi ne şekilde etkiledi?
Kendimizi beş kardeş olarak tanımlayan bir ekiptik bu zamana değin. Beşte birimizi kaybettik aslında. Kardeşiniz kadar yakın hissettiğiniz biriyle bu denli bir değişikliğe gitmek oldukça zor, ancak bu değişiklik bir anda yaşanmadı, dolayısıyla iç dinamiğimizde negatif bir sonuç doğurduğu da söylenemez. Cem’le bir kırgınlık yok aramızda, kendisinin açıklamasını ve dinleyicilerimize mesajını, bu yol ayrılığının nedenlerini Instagram’dan paylaştık, merak edenler okuyabilirler. Bu röportajı da okuyordur, öpüyoruz bol.
Zifiri için bundan sonrasında nasıl planlar var?
Beste. Kayıt. Daha fazla müzik. Bi ara da Kadıköy’de bira içeriz. Konser vermek istiyoruz ama artık mafyalarla uğraşmaktan çok sıkıldık. Sevgili dostlarımız Arsız Kumpanya’nın Şişli’deki tiyatro sahneleri Arsız Mekan’da verdiğimiz bir konser oldu geçtiğimiz aylarda, onu tekrarlama isteğimiz mevcut, sadece bazı denkliklerin yaşanması lazım. Eğer bir mekan sahibi/organizatörseniz, veyahut bize sahne vermek isteyecek biriyle tanışıksanız, bize [email protected]’dan veyahut Instagram hesabımızdan ulaşabilir ve ulaştırabilirseniz, çok mutlu oluruz. Bu aralıkta en büyük önceliğimiz daha fazla beste tamamlamak.Her türlü güncelleme için Instagram’dan bizi takipte kalın!
Müzik dinleme platformunuzun arama geçmişine baktığınızda karşınıza çıkan son üç şarkı neler?
Sergen: “Fair Enough” – Dishwasher_, “Modul 4” – Nik Bärtsch (kendisinin atölyesine de katılma fırsatı bulduk bu sene, müthiş bir adam), “Near DT, MI” – Black Midi.
Efe: “The Bed’s Too Big Without You” – The Police, “I Got the Feeling” – James Brown, “Djurkel” – Pino Palladino & Blake Mills.
Barış: “Minecraft Volume Alpha” – C418, “Good Will Hunting” – Black Country New Road, “Subterranean Homesick Alien” – Radiohead.
Deniz: French 79, Barabar Radyosu, Zifiri – Ve Tatlı Rüyalar. 😉
Bunlara ek olarak burayı sevgili okuyuculara toplu birkaç öneri vermek için kullanacağız, bize kızmayın. Öncelikle, Gevende dinleyin. Yakında konser de vercekler diyolar, o zamana kadar şarkılarıyla tanışmanızı şiddetle öneririz. Haricinde bu aralar ekip olarak sağlam bir şekilde Clipping’e sardık. “Story 2”, “Nothing is Safe” gibi daha popüler parçalarından başlayıp sonra kalanlara da bi dalmanızı öneririz. Son olarak bi de life hack: Chaka Khan – “Like Sugar”ın klibini izleyerek bedava dopamine salgılayabilirsiniz.
Kendiniz hakkında random birer gerçek paylaşın.
Deniz: Yanlışlıkla bir tarikat toplantısında piyano çaldım.
Efe: Az önce mikseri tamir ettirdim.
Sergen: Demin vizem onaylandı, Prag’da görüşürüz.
Barış: “Cemalim/Şen Olasın Ürgüp” türküsü bizim ailenin türküsü. Annem Şerife’nin torunu, Cemal’in adıyla birlikte anısını taşıyan Cemal Aksoy da canım dedemdir. Ellerinden öpüyorum!
Diyelim ki bundan 100 yıl sonra bir Müzisyenler Parkı’nda Zifiri’ye de anıt taş dikilmiş, üstünde hangi şarkı sözünüz yazardı?
“İsimlerden geriye şarkıları kaldı.”
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Sizi son bir minik eğlenceyle bırakmak istedik. Aşağıya eğlenceli olduğuna inandığımız bazı Zifiri soruları koyduk. Cevaplarını Instagram sayfamız @zifiri_official hesabında bulabilirsiniz!
Sorular:
- Hangi üyemiz 26 enstrüman çalar?
- Hangi üyemizin isminin kısaltması Dert’tir?
- Hangi üyemiz en hızlı koşar?
- Which Zifiri member is most likely to be on a G wagon?
- Hangi üyemiz en iyi yemek yapar?
- Hangi üyemize Kadıköy’de rastladınız?
- Hangi üyemizin adı Deniz Ertuğrul’dur?
- Hangi üyemizin sesini şarkılarımızda duyabilirsiniz?
- En sevdiğiniz Zifiri parçası nedir?
- Zifiri’nin en sevdiği parçanız nedir?
Şimdilik bizden bu kadar, bizi konuk ettikleri için Kıyı Müzik ekibine ve bütün okuyuculara sevgiler! İyi geceler, Ve Tatlı Rüyalar dinleyin!
…ve ekler: