Ex Machina Alex Garland’ın 2014 yapımı bilim-kurgu filmi. Film büyük bir arama motoru şirketi sahibi Nathan ile bir çekiliş vasıtasıyla seçilen Caleb’in tanışması ile başlıyor. Ardından Caleb bir gizlilik anlaşması imzalayarak Nathan’ın yapay zeka denemesindeki Turing Testi’ne yardım ediyor. Bu şekilde de Caleb Ava ile tanışmış oluyor.
Esas olarak bu tanışıklıklar ve test üzerine kurulu olan film bize bugüne kadar hakkında belki yüzlerce kez düşünülmüş olan konular üzerine yeniden düşünme fırsatı veriyor. Film ile ilgili bugüne kadar söylenen birçok şey var elbette ki. Bunlar arasında filmdeki diyalog eksiklikleri, sembollerin artık birer sembol olmaktan çıkıp anlatıda derinlemesine açıklanan imgelere dönüşmesi gibi birçok konuda film hakkında eleştiri yapılabilir.
Filmde benim de anlam veremediğim bazı net mantık hataları var sanırım. Bunların hepsi Caleb’in karakterinin çizilmesine dayanıyor galiba. Film daha en başında Ava ve Caleb birbirini tanımaya çalışırken bize Caleb’in ailesini küçükken kaybettiği bilgisini veriyor ama bunu ileride tam olarak belli bir yere bağlamıyor. Caleb’in Ava ile çok hızlı kurduğu -ki bu noktada diyalog eksikliği eleştirisi çok yerinde oluyor- ilişkisi bu erken kayıp ile nereden bağlanır üzerine belki düşünebiliriz. Ama öte yandan film Ava ve Caleb’in ilişkisini tamamen cinsel bir yere oturtuyor. Caleb ilk görüştüklerinde Ava’ya yalnızca bir deney ve bilimsel bir devrim olarak bakıyor. Ava’nın “insan” giysileri giyip onunla derin bir bağ kurma isteği sinyalini aldığında ise iş tamamen eril bir yere gidiyor ve Caleb’in Ava’yı izlemeleri ve onun kurtarıcısı olma hayalleri başlıyor.
Burada da konu psikanalitik bir yere kayıyor ve karakterimizin Odipal dertlere kapıldığını görüyoruz. Sonunda da babanın öldürülmesi planı ile anneye -Havva’ya- kavuşma hayalleri kuruluyor. Film orada da bu gidişi kırıp aslında Caleb’in hem Nathan hem de Ava tarafından kullanıldığını söylüyor. Ama tüm bir filmi Caleb’in anlatısı olarak sürdürüp bir yerde kadını bir plot twist yaratma öğesi olarak kullanma beni pek tatmin etmiyor.
Film boyunca kadın karakterin esamesinin okunmaması, ardından birden onun sayesinde bir şeyleri yoluna koyan filmlerde ciddi anlamda bir daha çekilme ihtiyacı görüyorum. Sonunda bu kadar yoğun bir güç atfedilen karakterin film boyunca büyük anlamda pasifize edilmiş olması bana bu film özelinde şunu da düşündürüyor: “acaba bunları da mı Nathan planladı?” Sonuçta sapık bir adamdan söz ediyoruz ve filmde de bu halinin altı oldukça fazla çiziliyor. Neden böyle bir son kadının özgürleşmesi olsun ki, gayet de Nathan’ın sorunlu yapısının bir ürünü olabilir. Ayrıca başka bir yönden baktığımızda da Ava, Kyoko’nun yardımı sayesinde başarıyor kaçabilmeyi. Peki Nathan’ın kendine bir numaralı yardımcı olarak yarattığı Kyoto’nun bir robot olarak nasıl bir özerkliği var ki Nathan’a zarar verme kararını verecek noktaya geliyor?
Bunun gibi sorularda kaybolduğum bir film oldu Ex Machina. Bilim-kurguyu tam anlamıyla anlamlandırabilmek için türün tüm özelliklerine hakim olmak ve elbette teknoloji ve bilime de hakim olmak lazım. O yüzden ben de bu yaklaşımımda bir robot nasıl yapılır kadar basit bir konuya bile hakim olmamamdan sebep bazı boşlukları dolduramadım. Belki onları da doldurursam fikirlerim tamamen değişebilir bile.