Bundan çok uzun zaman önce, bambaşka bir galaksinin üzerinde süzülen uzay aracımızdayız. Camdan dışarıya bakarken içimizi garip bir hüzün kaplıyor, belki de gurbet hasreti. Kulaklarımız müzikle doluyor, oysa yanımızda müzikçalar yok. Dışarısı ise kocaman bir boşluk. Enteresan bir durum. Neresi burası? Rotamız ne?
Klavye, gitar, tamburu elinden geçiren, gerçek yoldaşını ise ney belleyen Volkan İncüvez, Büyük Patlama’yı ve sonrasını hayal ederek kozmik bir yolculuğa çıktığı ilk solo albümü Kün‘ü yoğururken astrofizik ve matematik deryalarına iyice gömülmüş. Bir yandan Debdebe, Ebren Trio, Kırkbinsinek, Gözyaşı Çetesi gibi projelerde mesai yaparken diğer yandan Kün‘ü oluşturan gamları bir bir dokumuş.
İncüvez‘in kendi ifadesiyle: “(…) sonunda dünyaya varan bu yolculuk, nefesin ney içindeki yolculuğunun adeta tezahürüdür. Aslında matematik diye bir şey yok, lakin her şeyin içinde matematik var. Yani, matematik bir anlamda mânâ. Tasavvuf da mânâyı vurgulayan bir yol. İnsanın da hikâyesi bu mânâları çözme gayretiyle başlıyor ve zenginleşiyor. İnsan yaşadıkça, keşfettikçe kendine ruh dolduruyor. Bestelerin yapımında izlenilen yol, neyin içini nefesle doldurmak idi. ‘Huu’ diyerek aslında ‘ol’ diyordum ve ortaya çıkan ses, fiziksel olarak kendi ezgisini ve armonisini doğurdu ve bir müzik eseri olarak mânâ buldu. Bu ortak paydaları en iyi ifade eden kelime ‘ol!’ anlamına gelen ‘Kün’ idi. Albümün ismi de böylelikle belirlenmiş oldu.”
Tasavvufu fiziksel uzaya taşırken evrenin sırlarına muktedirmiş izlenimi veren bir yapıt Kün. Pozitif bilimin henüz çözülemeyen gizemlerini bir konsept albüme çeviren, bunu yaparken de çok sesli ney kullanımıyla -en azından kayıtlarımızdaki bilgilere göre- müzik tarihinde bir ilke imza atmayı başaran eşsiz bir olayla karşı karşıyayız.
Yolculuğun neticesinde dünyaya vardığımızı bilmek güzel. Neresine, hangi zamanında varacağımızın gizemi ise her dinlemede tekrar keşfedilmeyi bekliyor. Bu bilinmezlik ise Kün‘ün değerine değer katıyor.
PUANLAMA: Harika/10