Ty Segall – Freedom’s Goblin (2018)

https://www.youtube.com/watch?v=uyEE1ugteWU&t=140s

Lafı hiç dolandırmadan varacağım ana fikri peşin olarak belirtmek isterim: Freedom’s Goblin müthiş bir albüm. Daha ilk dakikasından sizi avucunun içine alan, 75 dakika boyunca da sıkmayan şarkılar içeriyor. Bu nasıl mümkün oldu? Veya niye mümkün olmasın? Segall zaten ürettikçe üreten, kalite olarak belli bir çizginin altına düşmeyen bir isim. 2008’den bu yana 9’u stüdyo albümü olmak üzere onlarca demo, canlı kayıt ve benzeri formatta müzik ortaya koymuşluğu var. Müzikle nefes alan insanlardan yani kendisi. Ancak Freedom’s Goblin‘e geldiğimizde bu yaratıcılığını körükleyecek bir mazeret de buluyoruz: Segall artık ruh eşini bulup evlenmiş, mutlu bir adam. Kendisine geri vokal konumunda eşlik eden eşi Denée, albümün tamamının da ruhunu şekillendirmiş. “Every 1’s A Winner”ın sözlerinde de belirtildiği üzere: “Never could believe the things you do to me/Never could believe the way you are/Every day I bless the day that you got through to me/’Cause baby, I believe that you’re a star”.

Albümün açılış parçası “Fanny The Dog”, Segall‘in köpeğine yazdığı bir şarkı. Bu durum bile çoğumuza nazaran dertlerden muzdarip bir müzisyeni dinlediğimize delil sayılabilir. Dinleyici de bu vesileyle dertlerinden arınıp tazeleniyorsa, şarkıdan şarkıya değişen tempo ve tarzlar arasından mutlu bir şekilde sıyrılıyorsa bir sorunumuz yok demektir. “Rain”in verdiği acı-tatlı hissiyat da burada, “Despoiler of a Cadaver”ın yerinde zıplayan diskosu da, “And, Goodnight”ın epik gitar serüvenleri de. Bütün bunlar içinde bir çeşit bütünlük hissetmemizin şimdilik izahı yok. Bazı güzel şeyler böylece gelişiveriyor işte.