Ne zaman maziye düşkün bir millet olmadık? Öyle bir dönemimiz olmuşsa şayet, günümüz Türkiye’sinin nesillerinden biri görmemiştir o dönemi. Televizyonların yayınladığı Yeşilçam filmlerinde mazi, meyhanelerde mazi, yeni açılan plak kafelerde mazi, plakların tekrar yükselişe geçmesi bile mazi… Hoş, o sonuncusu en evrenseli. Demek ki nostalji yakasını bırakmıyor insanın. Yoksa Taner Öngür ve grubu 43,75’in ilk plağı Elektrik Gramofon‘un baskısının 48 saatte tükenmesini açıklayamazdık. Yine geçen sene bu zamanlardı, 2. Kadıköy Plak Günleri’nin en tatlı sürprizi olmuştu Elektrik Gramofon: Yüz yıl öncesinin İstanbul’una kadar giden, birçoğu unutulmuş taş plaklar, Öngür’ün ve grubunun elinde yeniden doğuyordu, hem de bu topraklarda pek eşine rastlamadığımız surf rock tarzında…
Bandı günümüze geri saralım: Bir kez daha Plak Günleri, yine bir 43,75 plağı; başlık Sayko Ana, alt başlık Saykodelize Edilmiş Türküler. Peki, ihtiyaç duyduğumuzu yavaş yavaş anlayacağımız bu geri dönüşün meali nedir? Üstadın plak hakkındaki kendi sözleri yeterince açıklayıcı: “Bu albümün amacı, hem biraz hoşça vakit geçirmek, hem de halk musikimizin, henüz pek bilinmeyen örneklerini tanıyıp onları ‘saykodelize’ etmek. Son yıllarda ‘saykodelik’ kelimesi gerçek anlamını iyice yitirdiği için bu tabiri rahatça kullanabiliyorum. Bu albümde yer alan eski türküler, progresif bir tencerede uzun süre kaynatıldıktan sonra, saykodelik baharatlarla iyice karıştırılıp, buharı imbiklerden geçirilerek süzülmüş ve ev ortamında kaydedilmiştir.” Mevzubahis ev ortamının Heybeliada’da bulunduğunu, bu şehir gümbürtüsünden yalıtılmışlığın da Sayko Ana‘ya fazladan güç verdiğini fark ediyoruz. Kendisi de müziğimizin en progresif insanlarından biri olan Öngür, gövdelerini budamaksızın türkülerin her dalından ayrı bir çiçek açtırmasını bilmiş. Basit örnek? “Demirciler”‘in son bir dakikası mesela.
Albümün başındaki “Çıra Çaktım Yanmadı” Çankırı yöresinden bir türkü, diğer başındaki “Kirtmenin Kızı” Kastamonu’dan. A yüzünün sonundaki “Mavi Yıldız”la Yozgat’a, diğer yüzü bitiren albümün en uzunu “Kedi” Trakya’ya ulaştırıyor bizi. Bir diğer Yozgat türküsü “Bir Çift Turna Gördüm” ise sözlerinden azat edilerek “Bir Çift Turna” adını almış, Sayko Ana‘nın tek enstrümental parçası olarak bambaşka bir duygu şelalesi haline gelmiş. Anadolu’nun dört bir yanı, “saykogresif” düzenlemelerle dünyaya açılmış aslında. Yerellik ve evrensellik kol kola yürümüş. Hem aydınlatıcı ve eğitici; hem de hedefini on ikiden vurarak dans ettiren bir iş Sayko Ana. Her şarkısı eşlik etmelik, bir o kadar da yapayalnız… O yalnızlığı da paylaşarak telafi edeceğiz, her zamanki makara yani.