Söyleşi: Goblin Daycare

Yerli alternatif sahnenin taze egg punk ekibi Goblin Daycare, ilk EP’leri Q: EP? A: EP!!‘yi geçtiğimiz nisan ayında yayımladı. Biz de kafamızdaki soruları biraz gecikmeli de olsa kendilerine ilettik.

Öncelikle Goblin Daycare nedir, nasıl ortaya çıkmıştır?

Goblin Daycare’in temelleri 2022 ortalarında iki arkadaşımla kurmaya yeltendiğimiz bir grup için evde kaydettiğim demolar ile atıldı. Bu grup rafa kalktığında elimdeki materyalleri solo olarak kaydetmeye devam ettim ve bu şarkılar ilk EP’mizi oluşturdu. Sonrasında ise canlı çalmak amacı ile bas gitarda en eski dostum Teoman, klavyede canımız minik goblinimiz Eylül ve gitarda dünyalar tatlısı yetenek abidemiz Bora ile Voltran’ı oluşturduk.

İsminizin hikâyesi ne?

İsmimizin özel bir hikayesi yok aslında. Sadece goblinlerle dolu bir kreş düşüncesinin absürtlüğünün, kaotikliğinin müziğimize yakıştığını düşündüm. Bu konuda sık sık onaylayıcı dönüşler alıyor ve mutlu oluyoruz.

İlk EP’niz Q: EP? A: EP!! yayımlanalı biraz oluyor, bu olay hayatınızı nasıl değiştirdi? Alternatif sahnede size belli bir görünürlük getirdiği kesin, hatta kült bir konuma gitmeye de uygun duruyor.

Teşekkürler! Henüz çok yeni bir oluşum olmamıza rağmen hayatlarımızı oldukça olumlu etkilediğini söyleyebilirim. Türkiye’nin %99’u gibi oldukça zorlu dönemlerden geçiyoruz ve herkesi yoran bu süreçte birilerinin müziğimizde kendinden bir şeyler bulması, konserlerimizde dans edip eğleniyor olmaları, ortaya koyduğumuz şeyleri içtenlikle takdir etmeleri klişe de olsa bizi hayata bağlıyor gerçekten.

EP’nin kayıt sürecini aklınıza gelen üç anıyla destekleyebilir misiniz?

İlki EP kayıt sürecinin çoğunu oluşturan yaklaşık bir saatlik bir demo kayıt süreci. Bahsi geçen, kurulmaya yeltenilen grup için kaydettiğim 6-7 demoyu o bir saatte, manik bir ilham patlamasının etkisi ile kaydetmiştim. Dördü pek bir işlemden geçmeden, yalnızca sözleri eklenerek EP’ye direkt giriş yaptı. 🙂

Bir başka “dönüm noktası” sayılabilecek anı ev sahibimle ettiğim büyük kavga ve “gayrimeçhul bir hayat sürmem” sebebiyle evden atılmam. Bu ana kadar söz yazmaya değer bir derdim olmadığını düşünüyordum hep. Bu kavganın üzerine oturup “Landlordicide!”ın şarkı sözlerini karaladım ve hemen üstümde oturan ev sahibimi hoşnutsuzluğumdan haberdar etmek amacıyla gece 2-3 sularında bağıra bağıra kaydettim. “Aslında anlatmak istediğim ne de çok derdim varmış.” dedirten ve diğer şarkılara söz yazma motivasyonunu veren olay buydu. 

Son olarak tam bir “anı” sayılmasa da “kalite kontrol konseyi” olarak nitelendirdiğim, görüşlerine çok kıymet verdiğim arkadaşlarımın şarkıların son hallerini duyunca verdikleri tepkiler aklımdan asla silinmedi. Hâlâ daha yol, su ve motivasyon olarak bana dönüyor. 🙂

Bu şarkılar demeti içinden üretmesi en kolay ve en zor iki parça hangileriydi?

Aslında genel olarak tüm şarkıların üretimi epey kolaydı diyebilirim. Hem prodüksiyon açısından, hem de yazım açısından çok ilkel ve basit bir müzik çünkü. Üretim sürecinde tek başıma, aşırı minimal bir ekipmanla evde kayıt yaptığım için kaotik iş akışımı doyasıya yaşayabildim. Tek zorluk dikkatimi ve motivasyonumu toplamaktaydı.

Günümüz müzik aleminin sonsuz alt-tür haritasını takip edemeyenler için netleştirelim, egg punk dediğimiz şey sizin için nedir; müzik üretiminde bir grup olarak sizi birleştiren ortak zevk mi? Hatta şunu da ekleyeyim: Sonsuz akışkanlığa ve eklektik doğaya sahip günümüz müzik sahnesinde tür etiketlerine ne kadar inanıyorsunuz?

Öncelikle tür etiketlerinin müziği yapan için bir şablondan ziyade, dinleyenlerin ilgisini çeken şeyleri bulmasını kolaylaştıracak bir katalog olarak görülmesi gerektiğine inanıyoruz. Dünyayı anlamlandırmak için sürekli bir şeyleri tanımlamaya çalışmamız doğal olsa da sanatçılar için bilinçdışı bir kolaya kaçma refleksine sebebiyet verdiği kanısındayız.

Egg punk yeni bir tür. Kendisi kadar tanımın ortaya çıkışı da epey ciddiyetsiz aslında. Bir meme sayfasının bağlam dışı paylaştığı, çok soyut ve uydurma “chain punk – egg punk” tarzları arasındaki bir spektrumdan ismini alıyor. Egg punk dediğinizde mesela “pop punk” kadar bir anda aklınızda canlanan bir prototip olmuyor. Çünkü epey çeşitli ve farklı işleri de bu tanım altında görüyoruz. Bizim için en değerli kısmı bu. Mesela en çok benzetildiğimiz (ve çok sevdiğimiz) Prison Affair ile o kadar da benzediğimizi düşünmüyoruz ve bu Egg Punk’ı bizim için ideal kılan, harika bir çeşitlilik örneği.

Tek günlük uluslararası bir egg punk festivali düzenleyecek olsanız lineup’ta kimler yer alırdı?

CCTV, The Coneheads, Research Reactor Corp, Prison Affair, Taqbir, Gee Tee Snooper ve Diode!

Müzik dinleme platformunuzun arama geçmişinde karşınıza çıkan son üç şarkı nedir?

MG: Alec Empire & Merzbow – “The Destroyer and Merzbow”, Brainiac – “NOTH1NG 3V3R CHAN935”, Grup Yorum – “İnsan Pazarı”

EE: Leoni Leoni – “Easyjet”, Xiu Xiu – “Clowne Town” ve Alice Coltrane – “Oceanic Beloved”

TY: Farazi v Kayra – “Dokunmayarayaparsın”, Parquet Courts – “Borrowed Time”, Advoids – “Tears of a Clone”

BY: Automatic – “Highway”, Powerplant – “Grass”, Roy Orbison – “Dream”

Merch tarafına önem veren bir grup olabileceğiniz yönünde bir intiba aldım. Müzik koleksiyoneri bir yanınız var mı? Varsa sahip olduğunuz özel birer merch nedir?

Maalesef paramız olmadığı için çok mümkün değil koleksiyon yapabilmemiz. Şahsen benim kasetlerimizi elime alana kadar koleksiyoner yanım hiç yoktu. Fakat bir kasetçalar alabilirsem yavaş yavaş kasetlere merak saracağım gibi duruyor.  Onun dışında izlediğim ve beğendiğim her gruptan bir tişört kapmaya çalışırım. Manevi değeri en yüksek olanı biricik The Raws tişörtüm. Gözü kalan ve ilk fırsatta üstümden yırtarak alacak arkadaşlarıma selamlar. Onlar kendilerini biliyor. 🙂

İstanbul’da size ilham veren bazı konumlar?

Karga ve Usta Atölye! Özellikle Hav Hav ile Usta’da verdiğimiz konser bize çok ilham verdi. Tamamen DIY bir şekilde, sadece sevdiği bir ortamda güzel bir etkinlik gerçekleşmesi için el ele veren, gönüllü bir şekilde oradan oraya koşan onlarca dostumuz olması büyük bir motivasyon oldu bizim için.

Şimdiye kadarki en güzel konser anınız?

Karga’daki ilk konserimizde sahneden indiğimiz anda başta Fulden, Ümit ve Ayberk başta olmak üzere güzel insanlar tarafından içtenlikle desteklenmek ve takdir edilmek bizi çok duygulandırmıştı. Şahsen en “kendimi gerçekleştirmiş” hissettiğim andı diyebilirim.

Gürcistan’da da çalacaksınız önümüzdeki günlerde. Uluslararası bir turnenin yolunu açacak bir gelişme olur umarım. Hisleriniz nedir bu konuyla ilgili?

İnanılmaz heyecanlıyız. Hem ilk yurtdışı konserlerimiz, hem de ilk turnemiz olacak. Punk sahnesinin hem en iyi yaptığı, hem de hâlâ en çok ihtiyacı olan şeyin ülke ve dünya çapında güçlü bir dayanışma bilinci olduğunu düşünüyoruz. Bunun örneğini Gürcistan’da hiç tanışmadığımız insanlar tarafından görmemiz çok değerli bizim için.

Buradan yolunuz nereye?

Epey dolu dolu bir takvimimiz var aslında. Yolda çok sevgili dostlarımızın dahil olduğu, bizim için çok özel bir iş var. Bunun dışında albüm için çalışmalar devam ediyor. Çoğu bitti azı kaldı diyebilirim. Yurtdışından çok sevdiğimiz iki isimle de ortak bir şeyler geliyor. Önümüzdeki birkaç ay şimdiden bol bol sahne alacağımız bir süreç olacak gibi duruyor. GD birkaç ay aralıksız mesaiye kalacak gibi. 🙂

Bize bu alanı tanıdığınız için teşekkürler. Bol bol görüşmek üzere!