Eğer İzlanda bir kar küresi olsaydı Rökkurró onun içinde yaşayan bir ütopya olurdu.
Sonbahar kapıyı çalınca bir koşu Atlas Okyanusu’nun kuzeyine, hemen hemen her şeyden ve herkesten uzakta bir ada devleti İzlanda’ ya uzandım.
Reykjavík orjinli Rökkurró’nun sesi klasik müzik, deneysel folk, dream pop ve post- rock’ın en mükkemmel karışımlarından.
Hildur Kristín Stefánsdóttir tüm bu soğuk havanın içinde hipnotize eden ve içe usul usul işleyen sıcacık sesi ile çello ve ambient gitar tınıları ile karıştırılıp üzerine piyano ve groovy bass serptikleri Rökkurró’ nun melankolik masallarının kapısını açıyor.
Grubun bir araya gelme hikayesi bir hayli ilginç. 2006’da Amélie filmini izlemek için Bibi’nin (davulcu, gitarist ve piyanist) evinde buluşan birkaç arkadaşın film gecesi, filmden etkilenerek birlikte müzik yapmaya karar vermeleri ile sonlanıyor. (Sanırım bu durum sadece grubun İzlandalı olması ile açıklanabilir.) Kısa bir süre içinde evde kaydettikleri ilk kırkbeşliği 12 Tónar Shop’da satışa sunan grup anında tükenmesi ile daha fazla kayıt yapmaya karar vermiş.
Grup üyeleri kendilerini ifade eden ve aynı zamanda güzel bir isim bulmak için uzun süre kafa patlatarak “Alacakaranlıkta sessiz” anlamına gelen Rökkurró isminde karar kılmış.
İlk stüdyo albümleri sade, sakin ve dinlendirici Það Kólnar Í Kvöld (It’s Getting Colder Tonight)’ ı 2007’de yayınlayan grup yine aynı yıl Ólafur Arnalds ve múm gibi kendilerine destek veren isimlerle bir Avrupa turnesi düzenledi.
Canlı kaydedilen ve üzerinde hiçbir değişiklik yapılmayan ev yapımı ilk albümleri Það Kólnar Í Kvöld grubun ilk göz ağrısı olsa da tam olarak kendilerini tatmin edebilen bir sese sahip değildi. Bu nedenle ikinci albüme başlarken “kendi dillerini” yaratmayı amaçlayan Rökkurró yol gösterici olarak Alex’in kapısını çalmaya karar verdi.
2009’a geldiğimizde yapımcılığını Jonsi & Alex’den tanıdığımız Alex Somers’ın üstlendiği ikinci albümleri Í Annan Heim (In Another World)’ i yayınladılar. İlk albümlerine kıyasla bir hayli farklı olan grup Í Annan Heim’i oldukça şımartmak zorunda kaldıklarını ifade ediyor. Albümdeki farklılıkta Alex’i parmağı olduğunu görmek çok da zor değil. Alex yazım sürecinden provalara değin grubun yanında bulunarak albümün şekillenmesinde oldukça yardımcı olmuş. Uzun süren kayıt döneminden sonra ortaya çıkan emek emek işlenmiş bir albüm Í Annan Heim. Albüm İzlanda’nın büyüleyici coğrafyasından ilham alan dokuz şarkıdan oluşmakta her biri kendi içinde ayrı bir albüm niteliğinde. Albümdeki herhangi bir şarkının diğerinden daha öne çıktığını söylemek biraz zor. Kesinlikle amaçladıkları gibi kendi dillerini yaratmış görünüyorlar.
Grup geçtiğimiz günlerde üçüncü albümleri için stüdyoya girdiklerini duyurdu, Í Annan Heim’den sonra nasıl bir albüm geleceğini dört gözle bekliyoruz.
Birbirinden yetenekli altı genç müzisyenin bir araya geldiği Rökkurró, sadece İzlanda dilinde söyledikleri şarkılarla yabancı dileyicileri için ikinci bir Sigur Rós vakası yaşatmakta. Eğer tiz sesli vokaller ilginizi çekiyorsa, içinden yaylılar, elektronik tınılar, piyano, basgitar ve akordeon geçsin bir de İzlandik olsun istiyorsanız, reçete Rökurro!
Seray Şan