Padme üçüncü stüdyo albümünde her zamanki gibi hızlı, asi, dobra, öfkeli. Bu defa şarkılarını şahsi bir davet üstüne İsrail’de kaydeden ekip, bu toprakları kısa zıyaretlerinin ardından hem yeni dostlar edinmiş hem de bu dostlarla beraber ırkçılık, homofobi gibi ortak düşmanların karşısında iyice bilenmiş, bu konudaki hiddetlerini ise punk rock’ın güvenilir kollarına kanalize etmişler.
“Crossing the Line” her türlü ayrımcılığa karşı bir arada durmanın önemini vurgulayan açılış monologuyla Padme’nin anti-faşist duruşunu başarıyla özetliyor biz dinleyicilere. “17”de işittiğimiz “Biz sadece yarını değil, şimdiyi de istiyoruz,” sözlerini ise bir nesle yazılmış manifesto olarak düşünmek işten bile değil. Kaldırılan bu yumruk, yaşamın içindeki mizahı görmesini de iyi biliyor. Araya Feyyaz Yiğit‘ten, The Peep Show‘dan, It’s Always Sunny In Philadelphia‘dan komik ses kayıtları serpiştiriyor, dinmek bilmeyen genç enerjisiyle dinleyenini bir an bile sıkmıyor. 29 dakika böyle hızlı geçince nasıl sıkılalım ki zaten?
Her şeyin yarım saatten kısa bir sürede olup bitmesi dışında bir sorun yok gibi. Padme ivme kaybetmeden, istikrarlı kalitede bir üretim çizgisi ortaya koymaya devam ediyor. Son şarkı “Apathy”de trompetleri devreye sokarak yeni riskler bile alıyorlar. The Fine Line Between Being Conscious And Self Harm grubun hayranlarını üzmeyecek, hayran kitlelerini de büyütecek bir çalışma. Geriye albümün son saniyesinde sorulan şu soru kalıyor: “Ee, şimdi n’apıyoruz?”