Okan Meriç, 20 yıla yakın bir süredir radyo programcılığı yapmakta. Bunun yanında uzunca bir süre de Bulutsuzluk Özlemi’nin sahne amirliğini üstlendi. Şu sıralar Rockustica adlı grupla çalıyor. Yarattığı “Gitarist” radyo programı uzun yıllardır gitar müziğini duyurdu ve pek çok gitaristi tanıttı. Program şu anda Karnaval.com’da Borusan Klasik Radyo’da salı akşamları saat 22.00’de yayınlanıyor.
15 Şubat 2019’da yayınlanan single’ı “Yolculuk”tan sonra bu parçanın da yer aldığı EP bugün yayınladı. “Boş Plak” şu anda Apple Music, Spotify, Deezer, iTunes ve Tidal gibi dijital platformlarda.
Kıyı Müzik’ten Andaç Işık, Okan Meriç ile “Boş Plak” üzerine sohbet etti.
Uzun yıllar Bulutsuzluk Özlemi ile çalıştınız, Gitarist radyo programını yıllar boyu çeşitli radyolarda sürdürmek için emek verdiniz, pek çok grupta gitarist olarak yer aldınız. Peki bu yolculuk nasıl başladı?
Hayatım da, müzik yolcuğum da Anadoluhisarı’nda başladı diyebilirim. Mahallemizin abisi Nejat Yavaşoğulları (Bulutsuzluk Özlemi) sanırım hepimize ilham veren kişiydi. Hepimize diyorum çünkü o dönem 25-30 gençtik ve neredeyse herkes bir şeyler çalabiliyordu. Nejat Abilerin evlerinin alt katında bir stüdyoları vardı ama yalıtımı yoktu, bütün mahalle çocukları toplanıp onların karşı duvarındaki kaldırıma oturup o “gürültülü” müziğini dinlerdik.
“Nejat Abiler kadar gürültü yapamıyorduk.”
Bulutsuzluk Özlemi ile çalışma süreciniz de böyle başladı o halde…
Yıl 87 ya da 88’di. Bulutsuzluk Özlemi’nin bir konseri vardı ve ben de çok gitmek istiyordum. Nejat Abi’ye “Amfini taşıyabilir miyim?” demiştim ve macera o gün başladı. Yıllar geçti, kendimi Bulutsuzluk Özlemi’nin sahnelerinde, turnelerinde buldum. Onlarla Türkiye’de ve Avrupa’da pek çok kenti gezdim, pek çok müzisyenle tanıştım. Neredeyse 20 yıl…
Anadoluhisarı gençleri diyorduk…
Hisar’da Nejat Yavaşoğulları etkisiyle 80’lerde her birimiz bir şekilde müzikle ilişkiye girmiştik. Onun varlığı hepimize yol açtı. Merdivenli Köşk Sokak No:1’de doğup büyüdüm. Orada 3 katlı bir ahşap evimiz vardı. Onun alt katını Nejat Abileri örnek alarak stüdyoya dönüştürdük Murat Tükenmez (Objektif), Burak Acar (Maskara) ve Burak Yüksel (Rockustica) ile birlikte 1987’de. Birlikte ufak tefek şeyler çalıyorduk tabii ama Nejat Abiler kadar gürültü yapamıyorduk, mahalle bıkmıştı. (gülüyor…) Dönemine göre enterasan şeyler de çalıyorduk.
“Boş Plak” Anadoluhisarı’nın Soğuk Sokaklarına ve Yürekli Çocuklarına Armağan Olsun!
“Merdivenli Köşk Sokak” parçası da bu yıllara bir selam mı?
Elbette, bu sokağın, Hisar’ın hayatımda büyük bir önemi var. Bu EP’yi başta geçtiğimiz yıllarda aramızdan ayrılan dostum Kemal Arkan olmak üzere Anadoluhisarı’nın yürekli çocuklarına ve soğuk sokaklarına armağan ediyorum. İşte “Merdivenli Köşk Sokak” parçası tam da o zamanlar yaptığımız müzik. Bu sokakta pek çok güzel dost edindim, bazıları hala müzik piyasasında aktifler. Örneğin, Murat Tükenmez, Genç Osman Yavaş, Burak Acar…
Peki “Dere Ayazı”nın da Anadoluhisarı ile bir bağlantısı var mı?
EP’deki 4 parça da hayatımdan bir damıtma diyebilirim. “Dere Ayazı”nı Göksu Deresi’nin düşünerek besteledim. Hisar, çevresindeki semtlere göre 4-5 derece soğuk olur, derenin de bir ayazı vardır. Ben parçamı dinlerken bu ayazı iliklerime kadar hissediyorum. Bulutsuzluk Özlemi ve Yavuz Çetin ile çalışan bas gitarist Sunay Özgür’e parçamı götürdüğümde onunla kayda başladık. Sevgili dostum Deniz Demiröz (Bulutsuzluk Özlemi) parçayı dinlediğinde çok beğendi ve bir solo besteledi ve yine Burak Acar gitarlarda bana eşlik etti.
Albümde tek başına değilsiniz, diğer müzisyenler sürece nasıl dahil oldu?
Bu soruya yanıt vermeye Burak Acar’a ve Serdar Öztop’a teşekkür ederek başlamak doğru olur. Proje boyunca altyapıların pek çoğunu Burak Acar’ın ev stüdyosunda kaydettim. Öztop Müzik ise bana evim kadar rahat hissettirdi. Serdar Öztop “Okan, bu stüdyo senin” dedi ve albümün kayıt, mix ve mastering sürecinde çok büyük destek verdi, önemli dokunuşlar yaptı. Öztop Müzik ailesinden Ferhat Fidan’ı da unutmamak lazım. Parçaların kayıt sürecinde emeği büyük. Yıllardır müzik yaşamımızda her an temas halinde olduğumuz dostum Murat Tükenmez de en önemli destekçilerimden biriydi.
Akın Eldes’i (Pinhani) ilk duyduğumda “bu nasıl bir gitarist?” demiştim. O dönem Akın gibi çalan yerli bir gitarist yoktu. Bulutsuzluk Özlemi döneminde nereye gidersek gidelim, hemen odasının kapısını çalardım ve birlikte bir şeyler çalardık. Ondan çok şey öğrendim.
Ve tabii müzik sadece müzisyenler ile yapılmıyor. Duygular, fikirler yaşamın tam içinden, çevremizden geliyor. Enstrümanlar, ekipmanlar yalnızca birer araç. Bütün bu üretime ise bir “ruh” gerekiyor. Serpil bütün bu “yolculuğumda” yanımda oldu, desteğini hiç ama hiç esirgemedi. Beni ben yapan tüm dostlarıma ve Gitarist programı dinleyicilerine de ayrıca teşekkürlerimi iletmem gerekir.
“Yolculuk’u Bulutsuzluk Özlemi konserinde besteledim.”
Ben Bulutsuzluk Özlemi’nin sahne işlerini yaparken grubun tüm enstrümanlarının soundcheck’lerini de yapıyordum. Ama tabii davulcuların daha kişisel ince ayarları var. Berke Özgümüş (Redd) o dönem Bulutsuzluk Özlemi’nde çalıyordu ve genelde ben diğer enstrümanları ayarlarken Berke de davulunun başında oluyordu. Zaman zaman soundcheck sırasında bir nevi “jamming” yapardık. İşte “Yolculuk”u da böyle bir günde, “Bulutsuzluk Özlemi”nin bir konserinde besteledim.
İstanbul Teknik Üniversitesi’nde bir konserdi. Soundcheck sırasında Nejat Abi’nin Telecaster’ını elime aldım ve çalmaya başladım, Berke de o sırada sanırım davulunun ayarlarını bitirmişti. “Yolculuk”un girişindeki melodiyi çalmaya başladığımda Berke de eşlik etmeye başladı bir anda. İçimden “ne kadar güzel oldu” diye geçiriyordum. Berke’ye döndüm ve onun yüzünde de aynı ifade vardı. Sonra Bulutsuzluk sahneye çıktı ama benim kafamda parça hala dönüyor. Zaten çok ilkel bir adamım bu konuda, parçalarımı kafama kaydediyorum. Eh, çoğunlukla da kayıtlar uçuyor. Ama o zaman kafama yerleşti.
Burak Acar’ın da yardımlarıyla altyapıları kaydettim ve daha sonra Serdar Öztop ile parçayı kaydettim. Akın o günlerde bir başka proje için stüdyodaydı ve parçalarımı dinlediğinde “Okan, ben de bir şeyler çalayım” dedi. İçimden “abi istersen tüm parçaları çal” diye geçirmedim desem yalan olur. Böylelikle 3 parçamda bana eşlik etti.
“Anneme ve babama bir besteden başka verecek bir şeyim yoktu.”
“Yolculuk”u bestelerken hep annemi düşündüm. Annemi kaybetmiştim. Bu yolculuk aslında şimdilik sonu olmayan ancak bir gün ona kavuşacağım bir yolculuk. Annem ve babama bir besteden başka verecek bir şeyim yoktu. “Hayatın Akışı” da böyle ortaya çıktı.
Babam İzmir’de yaşıyor. Ne zaman buluşsak derin sohbetlere dalarız. Her seferinde de bana bir parça yok mu der durur. Birlikte saatlerce konuşuruz ancak sonu hep babamın her seferinde tekrarladığı bir lafa çıkar: “Oğlum, hayatı akışına bırak. Su akar, yolunu bulur.”
Kayıtların üzerinden uzun süre geçti ancak kişisel Soundcloud hesabınız dışında bir yerde paylaşmadınız, neden bu kadar beklediniz?
Hep başka şeyler, başka meşguliyetler vardı. Belki de “hayatın akışı”na kendimi çok kaptırmıştım ya da onu durdurmaya, yönlendirmeye cesaretim ve gücüm olmadı. O kayıtlar orada duruyordu ama biri gelip de “bu gerçekten iyi, bunu yayınlayalım, duyuralım” demeliydi. Müzisyenlerin bunlara ihtiyacı var. Bu ülkede tek mesleğiniz müzik değilse bu işler öyle kolay olmuyordu. Şu anda single’ımın yayınlanmış olmasına bile inanamıyorum, alışamadım. Yine de hala garip, röportaj yapıyor olmak, mikrofonun diğer tarafında olmak…
Bu şaşkınlık halinden yeni besteler çıkar mı?
Üzerinde çalıştığım çok şey var, umuyorum ki kısa süre sonra bir albüm yayınlayacağım. Yine müzik dünyasından dostlarım da yer alacaklar. Belki bu kez sözlü parçalar da olur. Ama şunu söyleyeyim ki söz yazarlığım da vokalim de berbat. Birilerini bulmam gerek.
Etrafınızda bu kadar müzisyen varken çok da zor olmaz sanırım…
Birlikte müzik yapmaktan çok keyif aldığım dostlarım var ve tabii yine birlikte müzik yapma hayali kurduğum. Şu anda Rockustica adlı grubumuzda Mustafa Arslan, Murat Tükenmez, Burak Yüksel ile çalıyoruz. Zaman zaman Selim Aydın da bize eşlik ediyor. Benim albümümü beklerken bir bakmışsınız Rockustica’nın albümü çıkmış. Arayı fazla açmayalım, albümlere kadar beklemeyelim. Konserlerimize de bekliyoruz…