No Land‘i bu kadar özel yapan şey nedir, sohbeti uzayıp gideceğinden No Land’i No Land yapan o hissiyata değinelim: Uluslararası, hatta uluslar toplamı bir şairi dinliyormuşuz duygusu. Bu yüzden grubu “Bir Türk, bir Kürt, bir Azeri ve bir İranlı’nın müzik projesi” şeklinde tanımlayıp bırakınca bir şeyler eksik kalıyor. Grubun kendisi de bu yurtsuzluktan aldığı gücü ikinci albümleri Pusulası Kaybolmuş‘ta yorumlamaktan geri kalmıyor: “Pusulası kaybolmuş / Yolumuz nereye? / Varmadan geriye / Darılmadan afete / Yolumuz nereye?”
Albümün belki de en can alıcı, en efsaneleşecek dizesi ilk şarkı “Şehr-i Yar”‘da karşımıza çıkıyor: “Uzağın adı var”. Uzaklık, Pusulası Kaybolmuş‘un tonunu belirleyen temalardan biri. No Land üyeleri, dünyadaki evlerini ararken her adımda başka bir yuva keşfedince de o toprakta şarkılar yeşeriyor işte. Ancak İkinci Yeni şiirlerini andıran “Sodom Gomorre”‘de iddia edilenin aksine, bunlar gibi 150 tane şarkı yok. Olamaz. Bir kere aynı albümdeki şarkılar, 4 farklı dilde söylenip de aynı insandan geliyormuş hissi verebiliyorsa ortada özgün bir formül var demektir. Bir İran masalı/türküsü olan, albümün tek anonim parçası “Pervin” grubun kimyasında yeniden doğuyor, Yuriy Entin imzalı “Krılatiye Kacheli” sözleri anlamayan insanlara dahi taşıdığı umutla gülümsetiyor, “Seyir” ise safi müzikle kaydı noktalarken “bakmaya” davet ediyor. İş farklı dillerde başlıyor, ama herhangi bir dilde bitmiyor. Bitmemeli.
Pusulası Kaybolmuş, insanın ruhuna yavaş yavaş yerleşip kök salacak albümlerden. Ne mutlu ki tam vaktinde geldi, bir sabah uyandığımızda yeni şarkılar grubun Youtube hesabını şenlendiriverdi. “Nolmuş”‘ta da belirtildiği üzere: “Yar gelmiş bahar olmuş, yar geçmiş bahar solmuş”. Baharı erkenden getirdikleri için No Land’e ne kadar teşekkür etsek azdır. Yanımızda kalmalarını içtenlikle rica ediyoruz.
PUANLAMA: Harika/10