avangart, -dı isim, Fransızca avant-garde, Öncü.
Müzik tarihinin belki de en acayip şarkı ve albümleri, avangart grup ve kişiliklerin işlerinde saklıdır -ta ki bazıları bu sanat formuna dair kalıpları baştan yazarak yeni türlere ve yeni müzisyenlere ilham ışığı olana dek. Kaleme aldığımız bu yeni yazı serisi, ilk piyasaya çıktıklarında başka kimselere benzemeyen, kimi zaman bu yüzden yadırganan, ancak zamanla sayısız insana ilhama kaynağı olup kültleşerek müziği şekillendirmiş avangart albümler ve şarkılara şapka çıkarıyor, kendilerine sevgi sözleri sarf ediyor. Üçüncü tefrikada bir kez daha hepsi birbirinden farklı üç isme yer veriyoruz.
Scott Walker – Tilt (1995)
Müzik tarihinde Scott Walker’ınkine benzer bir kariyer yolu izlemiş pek az insan vardır. 60’lı yıllarda kült bir pop ikonu olarak evrilen Walker, yıllar geçtikçe yakaladığı kritik ve ticari başarıyı albümden albüme yitirdi. Kabuğuna çekilerek geçirdiği bir onyıldan sonra 1984’te ‘ucundan’ deneysel takıldığı albümü Climate of Hunter‘ı yayınladı. Bunun üstüne bir 11 yıl daha sessiz kalmayı tercih etti. Sonunda 1995’te adeta küllerinden bambaşka bir insan olarak doğdu. Tilt, başlı başına avangart sözcüğünü tanımlayabilecek kadar güçlü ve tuhaf bir albümdü. Endüstriyel ve minimalist müziği insanın tüylerini diken diken eden bir çeşit cenaze müziğinde bir araya getirerek sanki H.P. Lovecraft’in kurgusal canavarı Cthulu’yu dünyamıza çağırıyordu Walker. Tilt‘in ardından The Drift ve Bish Bosch gibi benzer başyapıtlara ve soundtrack’lere imza atan Walker’ı çok özlüyoruz.
Kimlere İlham Verdi? Sunn O))), Nick Cave, Ihsahn, Brian Eno…
Talk Talk – Spirit of Eden (1988)
Tıpkı Scott Walker gibi Talk Talk da kariyerlerinin ortasında radikal bir dönüşümden geçti. 80’lerde evvela synthpop ve new-wave etkisinde seyreden It’s My Life albümleriyle başarı yakalayan ekip,üçüncü albümleri The Colour of Spring ile esasında yaşayacağı değişimin sinyallerini vermişti ancak bu çapta bir değişimi de kimse beklemiyordu kuşkusuz: Spirit of Eden, grubun plak şirketi EMI’in beğenisine sunulduğunda yetkililer dehşete düşmüştü: Hepsi birbirinden uzun 6 şarkıdan oluşan bu albüm ambient, progresif rock ve dub gibi sayısız türü akla getirse de bir kategoriye sokulması -veya listelere girmesi- mümkün değildi. Bunun yerine Talk Talk üyeleri kendi elleriyle bugün post rock olarak tanımlayacağımız tarzı yaratmıştı. Yakın zamanda kaybettiğimiz efsane Mark Hollis’in vokalleri ise ruhani konulara eğilerek albümü hepten feza seviyesine çıkarıyordu.
Kimlere İlham Verdi? Radiohead, The Gathering, No Doubt, The Divine Comedy…
Captain Beefheart – Trout Mask Replica (1969)
İşte karşınızda avangart müziğin en meşhur ve sevilen örneklerinden biri. Frank Zappa’nın dönemdaşı ve bir nevi ruh ikizi olarak tanımlayabileceğimiz Captain Beefheart, namıdiğer Don Van Vliet, “dönemin hippileri için bile çok tuhaf kaçacak” bir avangart rock temsilcisiydi. Trout Mask Replica‘yı meydana getirmek için grubu Magic Band’i eve kapatmış, piyano aracılığıyla tüm albümü yazmış, 8 ay müzikler üstünde onlarla birlikte çalışmış, 4 buçuk saatte bütün albümü kaydetmişti. Sonuç: Çoğu yanlış enstrümanlarla kaydedilse de bu şekilde çok daha orijinal bir biçime girmiş 28 şarkı! Yapımcı koltuğunda da son derece münasip bir biçimde Frank Zappa’yı gördüğümüz şaheser, bu sene 50. yılını geride bıraktı. Halen de insanlara ilham vermeye, “tüm zamanların en iyi albümleri” temalı listelere girmeye devam ediyor. Bu da Magic Band’in sonsuz sihrinden olsa gerek.
Kimlere İlham Verdi? Tom Waits, Sonic Youth, John Frusciante, PJ Harvey…
Meredith Monk – Dolmen Music (1981)
Bestekar, yönetmen ve kareograf Meredith Monk, çağdaş klasik müzik, minimalizm ve oda müziğini tek potada eritmiş, yaşayan bir efsane. Başyapıtı diyebileceğimiz Dolmen Music, uyumsuz a capella düzenlemelerinin sıradışı ahenginden tutun yankılanan seslerin çarpışarak erimesine, ritüel gibi tınlayan davul ritimlerinden usul usul ilerleyen piyanoya kelimenin tam anlamıyla bir ayin albümü. Herhangi bir dindense doğanın ve kendimizin içindeki müziğe iman eden Dolmen Music sayesinde kendimize soruyoruz: “Ne kadar içinde veya ne kadar dışındayız benliğimizin? İç ve dış bir arada var olabilir mi?” Eğer insanı loş bir odaya hapsedip ruhuyla yüzleştiren, bunu yaparken de sizi depresyona itmeyen bir albüm arıyorsanız doğru yerdesiniz. Monk’un müziğinin Coen kardeşler ile Jean-Luc Godard’ın filmlerinde kullanıldığını da söylemeden geçmeyelim.
Kimlere İlham Verdi? David Byrne, DJ Shadow, John Zorn, Björk…
Gelecek Tefrikada… Müzik aracılığıyla “ayinler” düzenleyen bir başka ekip, cazın alacağı şekli öngörmüş bir adam, ismindeki iki kelimesi müzikle tezat içeren bir şarkı ve serimizin ilk yerli temsilcisi bizlerle olacak.