Geçtiğimiz hafta İstanbul Şehir Tiyatroları’nın en güzel sahnelerinden Muhsin Ertuğrul Sahnesi’ne Nilüfer Belediyesi’nden bir konuk oyun geldi: Nora: Bir Bebek Evi. Ebru Nihan Celkan’ın yönettiği bu oyunu merak ediyordum uzun zamandır ve İstanbul’a geleceğini gördüğümde hemen bilet aldım. İyi ki de almışım, güzel bir deneyim oldu.
Nora Norveçli oyun yazarı Henrik İbsen’in 1879 yılında yazdığı bir oyun. Artık klasikleşmiş bir metin olan Nora zamanının çok ötesinde bir metin. Kadın bir baş karaktere o zamanlar rastlamazken Nora’yı metnin merkezine alıp onun üzerinden toplumun bakışını, insanın çıkmazlarını, uğradığı şiddetle baş etmedeki çaresizliklerini çok başarılı bir şekilde ele alıyor metin. Böylesine varoluşçu bir anlatıyı bugün bile yapmaya çalışan sanatçılar bu anlatıyı erkek karakterler üzerinden yapmayı tercih ediyorlar. Bunun elbette birçok sebebi var: Seyirci bu anlatıları daha rahat alımlıyor, çünkü sahnede ya da perdede bir kadın karakter hikayesi görmek seyircinin içselleştirilmiş cinsiyetçiliğini harekete geçiriyor ve o karakteri anlamaya engel oluyor bu cinsiyetçi algı. Bunun dışında hem sinema hem tiyatro sektörü oldukça erkek egemen sektörler bu da kadın anlatılarının kendilerine yer edinmelerinin önüne geçiyor. Kadın karakterler ve hikayeler kendilerine ancak bir erkek baş karakterin hikayesini destekledikleri müddetçe yer buluyor. Ama İbsen Nora: Bir Bebek Evi ile 1879 yılında bugünün sanatçısının bile göze alamadığını yapıyor, bir kadın karakter ile oldukça varoluşsal sorgulamalara giriyor.
Bu yüzdendir ki Nora bugün feminist ve kuir yeniden yazımlara oldukça sık uğrayan bir metin. Ebru Nihan’in kullandığı metin de orijinal metnin bir uyarlaması. Stef Smith’in uyarladığı bu Nora’da üç Nora görüyoruz sahnede bu üç Nora aynı evde aynı erkeklerle aynı hikayeyi üç farklı dönemde yaşıyor. Kadınların anlatılarının ve deneyimlerinin çağlardır kendini yenilediği gibi bir anlam çıkarabiliyoruz bu metinden. Ama bir yandan da bu tekrarlama sonunda Nora’nın özgürleşmesini sağlıyor ki bu da üç nesil olarak özetlenmiş bu üç kadın anlatısının aslında birer baş kaldırı ve güçlenme anlatısı olarak ele alınmasından kaynaklanıyor. İbsen Nora metninin sonunda Nora’yı o kapıdan çıkardı mı yoksa çıkarmadı mı? Nora Tom’a o kadar lafı söyledikten sonra yeniden çocuklarına mı gitti? Bu sorular orijinal metnin dönemi için isyankar sayılabilecek yerlere varacak cevaplara gebe olduğundan orijinal metinde yok. Bu yüzden bugünkü sahnelemeler o soruların cevaplarını verip metnin dramaturjisini yeniden yazıyor. Bu metin de kadınların bugünkü mücadelesinin tarihini Nora karakterlerini farklı dönemleri ziyaret ettirerek ve onların özgürlüğünü birbirlerinin mücadelesine bağlayarak vermiş.
Nilüfer Tiyatrosu‘nun başka oyunları da zaman zaman şehir tiyatrolarına misafir oyun olarak geliyor, İstanbul seyircisinin kaçırmaması gereken bir deneyim olduğuna inanıyorum. Youtube’da Sanal Yazı Evi’ndeki Meltem’li Sohbetler’in bir bölümüne konuk olmuştu Ebru Nihan ve ben de bu oyunu onun bu röportajında dinleyip merak etmiştim. O röportajı da ayrıca tiyatro ile ilgili güzel bir diyalog olması anlamında öneririm ilgilenenlere.