Melody’s Echo Chamber – Emotional Eternal

2018 yılında Bon Voyage ile Dungen ve Pond’dan tanıdığımız Nicholas Allbrook işbirliğindeki ikinci stüdyo albümünü yayınlamasının ardından çoğunlukla psych-pop türünde işler yaptığını bildiğimiz Melody’s Echo Chamber, tekrardan Dungen işbirliğindeki Emotional Eternal isimli üçüncü albümünü neredeyse dört yıl sonra bekleyenleriyle buluşturdu. Melody Prochet’in geçirdiği ağır trafik kazasının izlerini barındırdığı Bon Voyage’ın depresif ve karmaşık ruh halinin yerini doğayla iç içe bir iyileşmeye bıraktığını, yalnızca bununla sınırlı kalmayıp yeni yolculuklara yelken açtığını fark ediyoruz Emotional Eternal‘da. Albümün hemen öncesinde yayınladığı ilk teklisi “Looking Backward”, tüm albümü esir alan Melody Prochet’in parlak vokali, synthesizer etkisi ve hızlı temposuyla başlıyor. Melody; “I’m reflecting light / Play it on the wall” sözleriyle başlayan ilk tekliyi, “Bilinmeyene canlı, kayıtsız, şiirsel bir yürüyüş.” olarak nitelendirirken, ilhamını ise Stockholm’e gidiş yolunda, havaalanında saati ile duvarda ışık yansımaları yaratan bir adamdan aldığını söylüyor.

Sitar, yaylılar, ebow ve harika gitar rifflerinden oluşan doyurucu müzikalitesi ile neredeyse albümdeki geri kalan parçaların motiflerinin habercisi Looking Backward’ın ardından yayınladığı ikinci teklisi “Personal Message” ile ise, şimdiki ve gelecekteki kendine adeta panzehir etkisi yaratan bir mesaj yolluyor Melody: “If it suddenly feels that low/ Don’t be scared I was there before/ I promise you’re going to find/ Other reasons to dance along”.

Sekiz parçadan oluşan albümün her parçasında dönüşümün ve iyileşmenin izlerini, yeni yolculukların verdiği mutluluğu görüyoruz. Bon Voyage‘dan bu yana ortaya çıkardığı ilk parça olduğunu bildiğimiz üçüncü teklisi “Alma”; ismiyle beraber genel anlatısı ile Melody’nin kızına adadığı, albümdeki bu mutluluğu bize en iyi yansıtan parça denilebilir. Ne var ki Alma’nın, Je pars en voyage… -Bir yolculuğa çıkıyorum…- ile başlayan; ardından “I’m so happy, and so proud…/ You’re asking nothing to prove myself/ And your love is enough.” sözleri ile devam eden ve parçada zaman zaman yükselen yaylılar ile Melody’nin sonunda huzura kavuştuğunu hissediyoruz. Albüm ile birlikte karşımıza çıkan “Pyramids in the Clouds”, bize çok yakın motiflerden oluşuyor. Selda Bağcan’a olan hayranlığını bildiğimiz Melody; 60’lar Türk Psychedelic Rock tadındaki bu parçada sazın yarattığı mikrotonlarla birleşen flüt, klavye ve Anadolu Rock’a özgü akılda kalıcı gitar riffleriyle bizi yakından tanıdığımız bir yere götürüyor. Melody’nin yaratım sürecine yansıyan içsel dönüşümü ve kendi deyimiyle aldığı bazı “büyük ve etkili kararlar’ı”, diğer albümleri ile arasındaki farklılığı bize en çok hissettiren parça olan “The Hypnotist’de” görmekteyiz. Bon Voyage‘ın aksine kaosun son bulduğunu, fakat alışkın olduğumuz kendinden emin davul döngüleri ve psychedelic etkiyi yaratan gitar rifflerinden de vazgeçmediğini fark ediyoruz. Emotional Eternal’ın ona göre nasıl duyulduğu sorulduğunda, cevabı albümün bir diğer şarkısı olan “A Slow Dawning of Peace” şeklinde alıyoruz Melody’den. Büyüdüğü Fransa’dan ayrılıp doğayla iç içe bir yerde yeni bir hayata başlayan Melody, şarkıda geçen “Let the waves wash your face and feel the ground” sözleriyle doğaya ve kendimize dikkat kesilmenin hayata bakışımızdaki önemini, şarkıyı tanımladığı şekliyle açıklıyor: “Yaşam’a övgü”.

Albümün prodüktörlüğünü üstlenen, The Amazing’den tanıdığımız Fredrik Swahn ve İsveç merkezli Dungen grubunun üyesi Reine Fiske ile beraber davul ve baslara özel ilgi gösterdiğini ve kayıt süresince sadeliği esas aldıklarını söylüyor Melody. Emotional Eternal bu yönüyle Bon Voyage‘ın maksimalistliğine bir tezat olarak, yeni başlangıçların duruluğuyla karşımıza çıkıyor.