Kolombiyalı deneysel müzisyen Lucrecia Dalt neredeyse 20 yıldır dinleyende kendisiyle ilgili yeni farkındalıklar uyandıracak, bilinçaltında yatanlarla yüzleştirecek deneysel müzikler icra ediyor. ¡Ay! şimdiye kadarki en pop albümü değil belki; ama çalışmaları içinde anaakım kulaklara hitap etmeye en müsait olanı. Boleroyu teknoyla, klasik müziği postmodern müzikle evlenirken siz de dünya ötesi bir diyarda tango dansı öğreniyor gibi hissediyorsunuz çoğunlukla.
“Dünya ötesi” sıfatı albümün anlatısıyla da uyuşuyor aslında: Dalt bu yarım saatlik sonik yolculukta Preta adlı bir uzaylı karaktere hem ses veriyor hem de onun anlatıcısı oluyor. Hikâyemizde Preta evren içinde başka bir noktadan dünyaya geliyor ve ölümlülük, aşk gibi kavramlarla ilk defa tanışıyor. “El Galatzo“, “Atemporal” gibi şarkıların müzikal düzleminde sanki yavaş yavaş kendi vücuduna kavuşuyor; eşzamanlı olarak enstrüman ve ritimlerin büyüleyici bir aksaklıkta ilerleyip, gelişip kendi gerçekliğini bulmasına tanık oluyoruz. “Bochinche” neredeyse hiçbir bilim-kurgu efektine yer vermeyerek karakterin en insansı anını belgeliyor. “Enviada” ise bir çözülme, bir yeniden doğma noktası: Müzik sekmeleri ilmiklerinden ayrılırcasına parçalanıp tekinsiz ama özgüvenli bir haletiruhiyede yeniden birleşiyor.
¡Ay! tüm muğlak karanlığına rağmen içinde dans edilesi enerjiler taşımayı başaran, kendine ait bir atmosfer ve simülasyon içinde var olan bir albüm. Lucrecia Dalt’ın şimdiye kadarki en accessible işi olması, kendisini sanatçının işleriyle tanışmak için gayet uygun bir yapıt haline getiriyor. Bir şans vermeden geçmeyin.