Bir ormanda yürüyorsunuz, güneş ağaç dallarının arasından sızarak vuruyor yüzünüze. Doğa size kendinize dönme şansını tanıyor tüm hengameden uzaklaşıp ve arkada bir orkestra beliriyor. Bir masal yaratılıyor, kahramanlarını sizin belirleyeceğiniz.
Lara Di Lara’nın müziği benim için böyle şeyleri ifade ediyor. Her şarkısı sanki üzerine ilmek ilmek düşünülmüş bir hayatın yansımasını sunuyor. İçime beni huzura ve dinginliğe götüren bir ses bırakıyor. Çoğu eseri gibi Kalbin İçi’nin de sözü ve müziği kendisine, Dilara Sakpınar’a ait. Şarkının birçok kaydı mevcut ama Eskişehir Senfoni Orkestrası ile artmış büyüsü.
Yaşadığımız anı hissetmek, içimizde dalgalar biriktirmek gibi ve o dalgalar daha hevesli yaşatsın diye bizi çarpıyor içimizdeki pencerelere. Pencereler sonsuz. Her güzel şeyin bir sonu olduğu gerçeğinin aksine. Bir mekanizma hüznü acıyı ve geçmişin tortusunu o dalgaların köpüğünde ve fırtınalar eşliğinde eritiyor. Çevremizdeki insanları ağırlıyoruz kendi hayatımızda evimize ilk kez gelen bir misafirin heyecanını taşıyarak. Böylece bir güç oluşturuyoruz sağlam temeller üzerine kurulu. Sonrasında pencereler ıslanıp güneşi daha keskin bir hale getiriyor. Yüzümüzü, sayısız yüzü aydınlatsın diye. Pencereler sonsuz. Kalbin içindeki dalgalar büyüsünde açılsınlar diye bekliyorlar oldukları yerde.
içimde biriken bu dalgalar
çarpıyor kalbimin pencerelerine
geçmişten kalıntılar
dinmiş fırtınalar
geçiyor gidiyor hüzün
görülecek çok şey var
bu kapalı pencereler ardında
kalanlarla katılanlar
birbirini ağırlarlar
ıslanan camlar
ışıkta parlıyor
aydınlanıyor yüzüm
görülecek çok şey var
bu kapalı pencereler ardında