Yavaş yavaş açıldığımız, yüz yüze etkinliklere kavuştuğumuz şu günlerde kapılarını yeniden açan mekanlardan ve ev sahipliği ettikleri konserlerden izlenimler…
Beykoz Kundura‘da bir süredir Bir Yaz Festivali başlıklı güzel bir etkinlikler serisi yaşanıyor. Film gösterimleri ve konserlerden oluşan bu seride bir de melez bir etkinlik türü var: Müzisyenlerin canlı performanslarının eşlik ettiği sessiz film gösterimleri. Baba Zula, Gonca Feride Varol ve Kolektif İstanbul‘un yanı sıra Korhan Futacı da bu gösterimlerden Bodrum Katı Aşıkları‘na ses verdi, hem de iki ayrı seansta. Bu seansların ilkini kaçırdığımda ikincisini yakalayacağım konusunda kendime söz vermiştim, neyse ki bu sözü tuttum ve geçtiğimiz gün (13 Ağustos Cuma) bu olaya canlı tanıklık etmek için alandaydım.
Beykoz Kundura’ya vardığımızda her ziyaretimde tekrar tekrar duyumsadığım o huzur hissi ayyuka çıktı: Boğazın kıyısında konumlanmış yemyeşil bir etkinlik mekanından -hele serin bir yaz akşamında- daha azı beklenmez herhalde. Tarihi fabrikanın az ötesindeki film gösterim alanında dilerseniz çimlerdeki armut koltuklara yayılabiliyor, dilerseniz denizle iç içe sayılabilecek banklardan günbatımını izleyebiliyorsunuz. Hayli romantik ve hayli kaçışçı bir atmosfer. Gündemin yıpratıcı yoğunluğundan biraz uzaklaşmak, kafa dağıtmak, canlanmak için birebir.
Biz mekanın içindeki kafede bir şeyler atıştırırken hava da biraz biraz kararmaya başlamıştı. Film üstüne canlı müzik gibi özgün bir konseptin insanlara ilgi çekici geldiği katılımcı sayısından belli oluyordu, biletlerin tükendiğini sonradan öğrenecektim. Bu kalabalığa rağmen mekanın genişliği hepimize fersah fersah alan bırakıyordu, sahnenin önüne dizilen sandalyeler de sosyal mesafe önlemi almak adına aralıklı dizilmişti. Film başlarken iki kişi başta armut koltuklara geçsek de orada durmamız halinde uyuyakalabileceğimizi düşünüp sandalyelere transfer olduk. Neredeyse geçtiğimiz an da performans başladı.
Ansızın perdenin solunda onlar için kurulmuş mini sahnede beliren Korhan Futacı ve ekibi, esasında tıpkı bizler gibi gösterimin izleyicileriydi. Film oynamaya başladığı andan itibaren gözlerini perdeden ayırmadılar, kameranın kaydettikleri karşısında duygularını ve düşüncelerini enstrümanlarıyla konuşturdular. Bu noktada biraz da filmin kendisinden bahsetmem lazım: Sovyet yönetmen Abram Room‘un imzasını taşıyan 1927 yapımı Bodrum Katı Aşıkları, çoğunlukla kapalı mekanda, bir çiftin -ve aralarına aldıkları üçüncü kişinin- minik dairesinde geçiyor. Filmin ilk yarısında kimi zaman SSCB sokaklarını ve karakterlerin işyerlerini de belgeleyen film, ikinci yarısında çoğunlukla söz konusu dairede geçiyor ve neredeyse klostrofobik bir deneyime düşüyor. Bu dış mekan / iç mekan diyalektiğine karakterlerin çalkantılı aşk hayatını ve duygu durumunu da eklersek -sese aktarmak meselesi özelinde- hayli zorlayıcı olabilecek bir denklem ortaya çıkıyor. Futacı ve arkadaşları ise bunca bilinmeyeni dalgalar halinde başarıyla bize iletmeyi başardı.
Futacı sahnesinin çoğunlukla karanlık, her zaman sürükleyici ve hayli çalkantılı caz notaları bizi hem ekrana hem kendilerine kilitledi. Film müziklerinin bir orkestra eşliğinde canlı icra edildiği 100 yıl öncesine geri döndük. Bu nostalji haletiruhiyesi de doğrusu Kundura’nın tarihi dokusuna hayli iyi gitti. Tek pişmanlığım bu yazın aşırı sıcak geçmesine aldanıp üstüme yedek bir giyecek almamak oldu: Aradan geçen bir senelik özlemde unutmuşum, Kundura geceleri -hele oturmalı bir etkinliğe geldiyseniz- hayli serin olabiliyor. Bundan sonraki etkinliklere gideceklere tavsiyem de haliyle çantanıza gece için üst giysi almanız olacaktır, ne olur ne olmaz.
İzole atmosferinde bize güzel bir kaçamak sunan Beykoz Kundura’nın etkinlikleri önümüzdeki günlerde Islandman, Taner Öngür, Elif Çağlar Quartet gibi isimlerin konserleriyle devam edecek. Film gösterimlerine eşlik eden performansların sonuncusu ise bu akşam (15 Ağustos) Kolektif İstanbul eşlikli Ryazan’ın Kadınları gösterimiyle yaşanacak. Üstelik her etkinlik öncesi ve sonrası duyacağınız playlist’ler de bizden!