Bir sene daha sona eriyor. Heyhat bu defaki öyle herhangi bir sene değil, tarihe belirleyici özellikleriyle kazınacak bir onyılın da bitişi. Bu noktada insan düşünmeden duramıyor, “Ne olacak peki o belirleyici özellikler?” diye. Kıyı ekibi olarak hiç olmazsa müzik alanında birtakım önerilerde bulunabiliriz diye düşündük, kafa kafaya verdik, ortaya aşağıda okuyacağınız kolektif albüm listesi çıktı.
Sekiz kişi evvela bize kalpten dokunmuş, uğruna günlerimizi ve gecelerimizi yediğimiz albümleri ayrı ayrı öne sürdük. Bu albümlerden birden fazla kişinin gönlünde kendine yer bulanlar, kolektif listeye girmeye hak kazandı. Şahsi listelerden buraya yolunu düşüremeyen bazı albümleri merak edenler, önümüzdeki günlerde yayınlayacağımız “Şahsi Listeler: 2010’ların En İyi Albümleri” yazısını beklesin.
Elbette bu liste günün sonunda öznel perspektiflerin bir alaşımı. İddialı bir kapsayıcılığı yok. Burada sahiden amaçladığımız şey, bazı güzelliklere gönülden kopan bir sevgi mektubu karalamak. Listeyi kıl payıyla kaçıran, burada olmasa dahi gönlümüzde yer alan nice albüme de selam yolluyoruz.
2010’lar hepimize sahiden afiyet oldu.
Burada da Spotify listesini bulabilirsiniz:
1. Radiohead – A Moon Shaped Pool (2016)
Radiohead üyeleri geçtiğimiz on yılı tıpkı öncekiler gibi oldukça nitelikli geçirdi. 2011 çıkışlı The King of Limbs’i takiben dinledikçe ruhumuzu kemiren bir başyapıtla geri döndü ekip. Yıllardır konserlerde pişen şaheser “True Love Waits”e harika bir stüdyo yorumu kazandırması, A Moon Shaped Pool’un saymakla bitmeyecek güzelliklerinden sadece biri. Biz ekipçe listede yer alacak albümleri düşünürken en fazla kafadan çıkan ses kendisi oldu, birinciliğini de layığıyla kazandı.
2. Massive Attack – Heligoland (2010)
Albümlerini en az Radiohead kadar sabırla pişiren Massive Attack, geçtiğimiz on yılı -EP’lere ilaveten- sadece bir stüdyo albümüyle geçirdi, o da nokta atışıydı. Heligoland Hope Sandoval’dan Damon Albarn’a yine etkileyici bir konuk müzisyen kadrosu barındırırken bir kez daha buğulu hülyalara dalmamıza vesile oldu. İyi ki varsın Robert Del Naja, iyi ki varsın Grant Marshall.
3. Nick Cave & The Bad Seeds – Push the Sky Away (2013)
Her ne kadar bu albümden sonra sırasıyla Skeleten Tree ve Ghosteen adında iki şaheser daha gelmiş olsa da kabul etmek gerek, Push the Sky Away nice hayran için bir milat, kimileri için Nick Cave’in müziğine ilk defa aşık olmalarına vesile olan albüm. Bünyesinde “Higgs Boson Blues”, “Jubilee Street”, “Mermaids” gibi klasikler barındıran bir yapıttan da daha azı beklenemez zaten.
4. Daft Punk – Random Access Memories (2013)
“Get Lucky”, “Instant Crush”, “Giorgio By Moroder” gibi çıktığı dakikada efsaneleşen sayısız şarkının yuvası Random Access Memories. Her biri ustaca ve zekici yazılmış bir besteler silsilesinden çok daha fazlası, özgün ve deneysel kalmasına karşın her kulağa hitap edebilen hakkaniyetli bir iş.
5. Gevende – Sen Balık Değilsin ki (2011)
İlk albümlerinde başarılı bir iş ortaya koyan birçok grup için ikinci albüm büyük bir psikolojik yüktür, altında ezilmek kolaydır. Gevende Sen Balık Değilsin Ki’de kolay olmayanı başararak vites yükseltti, içinde yaratıcı veya etkileyici olmayan bir dakikası dahi bulunmayan bir mükemmelliğe imza attı.
6. No Clear Mind – Dream Is Destiny (2014)
Post rock severler için baş tacı olması kaçınılmaz bir albüm Dream Is Destiny. Alışıldık kitlesini aşarak yeni kulaklara ulaşması halinde ise dinleyenin gözünde yeni ufuklar aralaması mümkündür.
7. David Bowie – Blackstar (2016)
Bir son söz, bir dipnot, kendi içinde devingen bir evren… Blackstar bunların hepsi ve daha fazlası. Kendi ölümlülüğüyle yüzleşen bir adamın dolaylı itirafları ve o dolaylılıktan doğan yepyeni evrenler.
8. King Gizzard & The Lizard Wizard – Flying Microtonal Banana (2017)
King Gizzard’ın ününü arşa çıkaran bu harika eğlenceli albüm, ilginçtir ki grubun o sene çıkardığı tek harika iş değildi. Lakin burun farkıyla kardeşlerini geçti, sonuçta mikrotonal gitarlı şarkılar burada!
9. Lana Del Rey – Born to Die (2012)
Yeni bir yıldızın doğumunu müjdeliyordu Born to Die, öyle hissettiriyordu dinleyene. Günümüzde bu hissin doğru olduğunu görüyoruz, bu kariyer yolunu aralayan şarkılar da Born to Die ile doğdu.
10. Warpaint – Warpaint (2014)
Müzik tarihinin en dolu dönemlerinden doksanları Warpaint bir nevi yeniden yaşıyor, yaşatıyor. Titizlikle, sabırla hazırlanmış bu ikinci albüm, ilhamlarını yaratıcı biçimde sentezleyerek büyülüyor.