Entelektüel, nihilist, öncü, kendince filozof… John Maus’u ve müziğini tanımlamak için birçok sıfata başvuruyor eleştirmenler. Esasında kendisi bunların hepsi, ama bunların hiçbiri değil. Maus’un müziği avantgard ögeleri lo-fi, punk ve synth-pop gibi ekollerle birleştirirken sanatçının kimliği de dahil oluyor bu karışıma. Ortaya çıkan –rahatlıkla gotik denebilecek-deneysel müziğin en güzel ve en bilinen örneği, 2011’de piyasaya çıkan son solo albüm We Must Become the Pitiless Censors of Ourselves olmuştu. Yeni kayıt Screen Memories ile 6 senelik bir molayı bitiren Maus, 2018’de bir yeni albümle daha aramızda olacak. Kendisini geçtiğimiz günlerde İstanbul’da da ağırladığımıza göre yeni albümüne kısaca göz atmadan uğurlamak yakışık almaz.
Açılış parçası “The Combine”’ın ilk uğursuz notaları, Maus’un o bilindik tekinsizliğinden hiçbir şey kaybetmediğini gösteren ilk emare. Sonraki uğursuzluklar kulağınıza çalındıkça “kaçıp gitsem mi ki?” diye düşünüyor, heyhat yerinize mıhlanıyorsunuz. Lanetlenmiş bir dünyaya uygun düşecek müzikler dört bir yanımızı sarmış, altyapıdaki synth-pop da denkleme eklenince bir 80’ler korku filmini dinliyormuşuz gibi geliyor. (Stranger Things olması şart değil.) Ama bütün bu gotikliğin içinde alttan alta yayılan bir mizah da mevcut, Maus’un Nick Cave’in tarzına en çok yaklaşan yönü de bu aslında. Bu mizahın en yoğun hissedildiği şarkı “Pets” olsa gerek, ama sözlerin sürprizini bozmaya niyetim yok. 80’leri keşfetmiş, kafası güzel bir Nietzsche, dünyanın sonunu müjdeleyen felaket tellalları gibi karakterler konuşturuyor albümü; üstelik eğlenmesini de iyi biliyorlar.
Screen Memories, önceki albüm kadar kült bir konuma erişebilir mi? Aklımıza gelen ilk cevap: “Neden olmasın ki?” Belki bir We Must Become… olabilmesinin önündeki en büyük engel, önümüzdeki sene çıkacak albüm Addendum yüzünden bu çalışmanın daha çabuk gündemden düşecek olmasıdır. Üretkenliğe karşı mıyız peki, kesinlikle hayır. John Maus’tan gelecek bütün çalışmaları merakla bekleyeceğiz. Bu gotik dansçının müziği ilgimizi çekiyor ne de olsa. Bakalım bize daha neler sunacak.