2014 albümleri tüm hızıyla kucağımıza düşerken içlerinden biri ellerimizden tutup saf falsetto vokalli ya da onun deyimiyle piyanoda kuş seslerini duyabileceğimiz bir rüyanın içine çekti; İrlandalı söz yazarı ve müzisyen James Vincent McMorrow ikinci albümü Post Tropical’i yayımladı.
McMorrow ilk albümü Early in the Morning’in üzerinden 4 yıl geçtikten sonra ikinci stüdyo albümünü 10 Ocak’da yayımladı. If I Had a Boat, Follow You Down to the Red Oak Tree, And If My Heart Should Somehow Stop, Sparrow and the Wolf gibi birbirinden başarılı melankolik folk şarkılarına imza atan ve Steve Winwood’un Higher Love’ına yaptığı cover ile de yeteneğini perçinleyen yetenekli müzisyenin bir sonraki adımını merakla bekliyorduk; folk müziğin tatlı sularında dolaştığı kayığını çok katmanlı, orkestral R&B, dream pop ve elektronik müziği harmanladığı bir kıyıya doğru kırmış olduğunu gördük.
İlk albümün ardından radikal bir kararla tarzını değiştiren müzisyenler oldukça fazla. McMorrow da klasik folk öğelerini bir kenara bırakarak How to Dress Well, Keaton Henson, James Blake ve Bon Iver gibi çağdaşı olan isimler arasında yerini aldı. Albümün açılış şarkısı Cavalier’ı dinlediğimizde dört yıllık yolculuğun pürüzsüz bir biçimde tamamladığını görüyoruz. Dinleyicilerine hem gözlerini kırpmadan bu James Vincent McMorrow diyebilecekleri hem de tamamen yeni bir müzik sunan müzisyen, albümü 2013 yılı içerisinde Meksika sınırındaki küçük bir çöl kasabası olan Torneo’da (Müzisyene göre albümü kaydetmek için bulunabilecek en gerçeküstü yer.) kaydetmiş. İzole bir pekan çiftlik evinde kurulan stüdyoda yaratılan ve 10 şarkıdan oluşan Post Tropical’i yazan, besteleyen, seslendiren McMorrow albümün prodüktörlüğünü de kimseye bırakmamış. Müziğini farklı bir noktaya taşıma ve bir albümü tek başına oluşturma süreci ertesinde daha kendinden emin bir müzisyene dönüşmüş. Bu değişimin nedenini ise şöyle açıklamakta:
“İlk albümümden çok gurur duyuyorum ama asla ‘bir adam ve gitarı’ olmak istemedim. Canlı performanslarda şarkıları elinden geldiği kadar iyi bir biçimde söylerken bir anda bir folk müzisyeni oluyorsun. Ancak yeni albümün yapısı tamamen farklı. Bu albüm benim için mantıklı gelen bir albüm oldu.”
Albümün ilk şarkısı Cavalier, soul izleri taşıyan piyano ile dingin bir biçimde açılsa da çok geçmeden yumuşak el çırpışları ve davul vuruşlarının devreye girdiği perküsyon ve McMorrow’un kırılarak yükselen enfes falsetto vokali ile ördüğü bir şarkıya dönüşüyor. Şarkı bittiğinde albümün geri kalanında da karşılaşacağımız o çok katmanlı rüyanın ilk basamağını çıkmış bulunuyoruz. 50 mandolin kullanarak oluşturduğu illüzyonla su ışıltısını kulaklara taşıyarak başlayan The Lakes, dinleyiciye bambaşka bir serüven yaşatıyor ve fısıltının yer ninniye dönüştüğü vokalle İrlanda’nın sonsuz yeşillerindeki bir göl kıyısında açtırıyor gözlerini. Kadife vokali ile “I will not cave under you. For my heart is an unending tomb. I will not trouble your rest. For my heart is infinity blessed” diyerek açtığı Red Dust ise naif hüznü romantizmle birleştiren çağdaşları arasında birkaç basamağı birden atlatan neredeyse kristal bir ballad. Gold, Active Child vari arp tınılarıyla bezenmiş bir atmosfer sunarken All Points albümün en akıcı/hızlı ritmine ulaştığı kırılma noktasını oluşturmakta. All Points ile tırmandığımız büyülü rüya dağlarını terk edip Look Out, Repeating, Post Tropical, Glacier ve Outside, Digging ile yine büyüleyici ve sonsuz bir denize uzanıyoruz.
James Vincent McMorrow’daki değişiminin en çok hissedildiği nokta şüphesiz ki kıvrılan, çatlayan, fısıldayan ve zaman zaman bir kilisede yankılanan ilahileri andıran gerçek-rüya arasındaki sınırları bulanıklaştırdığı vokali. Müzisyenin yola çıktığı akustik gitardan uzaklaşarak arp, mandolin, orkestral synthler, hipnotik el çırpışları, ziller, naif piyano akorlarıyla yarattığı enfes epik-elektronik örgülü bir dünya olan Post Tropical 2014’ün ilk ışıklarında yayımlanmış olsa da şimdiden yılın en iyi albümleri arasında olacağını kanıtladı.
Mart ayında başlayacak bir turne programı da açıklayan yetenekli müzisyen, Coachella Festivali‘nde de sahne alacak. Görünen o ki 2014 McMorrow’a en az sesi kadar büyülü bir yolculuk vaat etmekte.
Seray Şan