Bir başka yeni yazı serisiyle karşınızdayız. Bu defaki mevzumuz, ilk kez izlediğimizde aklımızdan çıkmayan, zihnimizi bir süre meşgul etmeye devam eden müzik videoları. İyi ve ustaca bir yönetmenlikle kotarılmış, klip sektörüne dair yerleşik kalıpları yıkmış bir müzik videosu katmanlı bir sanat eseri, belki de bir kısa film olarak değerlendirilebilir. Ne yazık ki sık sık bu tür müzik videoları yeteri kadar takdir görmez, yeterince incelenmez, ikonik bir duruşu da yoksa belki de zaman içinde unutulur gider. Bu seri hem o unutulup gidenlerin, hem efsaneleşenlerin, hem de arada kalanların serisi. İlk kriterimiz kalite, ikinci kriterimiz derinlik!
İlk konuğumuz Radiohead. Malum, mevzu müzik videoları olunca belki de 21. yüzyılın en istikrarlı biçimde titiz çalışan grubu kendileri. Haliyle koskoca Radiohead tarihinden sadece bir adet müzik videosu seçmek inanılmaz zorlayıcı bir iş. Hayranlar arasında bu konuda uzlaşmaya varabilmemiz zaten mümkün değil. “Karma Police”‘ten “Lotus Flower”‘a, “There There”‘dan “Street Spirit (Fade Out)”‘a, “Knives Out”‘tan yakın tarihin incileri “Man of War” ve “Lift”‘e hepsi apayrı bir sanat eseri, hepsi başka sebeplerle ikonik. Üstelik hiçbiri de bir diğerini andırmıyor, daima yeni fikirler, yeni vizyonlar söz konusu.
İnceleyeceğimiz ilk video, yayınladığı güne kadar daha çok sinema filmlerinde görülen “plot twist”li, yani olayların tersine döndüğü sürprizli bir finali müzik videosu alemine taşıyan efsanevi “Just” klibi. Radiohead’in henüz tam takır bir rock’n roll grubu olduğu The Bends döneminin güzelliklerinden sadece biri olan bu hard rock bestesinin videosu, iki düzlemde ilerliyor. Bir tarafta Radiohead elemanları stüdyolarında şarkıyı icra ederek olabilecek en klişe müzik videosunu çektikleri izlemini veriyor, öte yandan stüdyolarının aşağısındaki caddede ise işler ilginçleşiyor.
Videonun en başında banyo küvetinin başında duran bir adamla karşılaşıyoruz. Kameraya sırtını dönen bu arkadaşın çevresine pozitif bir yaşam enerjisi yaydığını söylemek güç. Kuvvetle muhtemel, derin düşüncelerle boğuşuyor. Edindiğimiz bu ilk izlenimin ardından kahramanımız takım elbisesini kuşanıp çıkıyor sokaklara. Yürüyor, yürüyor, aniden durup olduğu yerde kalakalıyor. Biraz bekliyor öylece, sonra da kaldırımın ortasına boylu boyunca uzanıyor.
Kısa süre sonra aynı kaldırımdan geçen bir başka adam, adamımızı farketmeden üstüne takılıp düşüyor. Ayağa kalkıp yerde öylece yatan birini görünce merak edip nesi olduğunu soruyor. Kahramanımız muğlak cevaplar veriyor, yalnız bırakılmak istiyor. Yoldan geçen adam sarhoş olup olmadığını, niye orada öylece yattığını soruyor. Adamımızın cevabı aynı: “Lütfen bana dokunmayın, işime karışmayın. Sadece yalnız kalmak istiyorum.” Muhabbet uzayınca çevreden geçenler de dahil oluyor işe. Adamımız deli olmadığını, gerçeği oradaki hiç kimsenin bilmek istemeyeceğini söylüyor. Sonunda ısrarlar baskın çıkıyor, adamımız gerçeği açıklıyor ve…
Takım elbiselinin başında bekleyen onca insana ne söylediğini bilmiyoruz, zira diyaloglara geçilen altyazı burada sonlanıyor. Yukarıdaki stüdyoya, grubun yanına dönüyoruz. Camdan aşağı, sokaktaki inanılmaz manzaraya bakıyorlar: Adamımız ve az önce yanı başında biriken kalabalığın tamamı kaldırıma uzanmış, hareketsizce yatıyorlar. Asla zihnimizden çıkmayacak o tabloya da böylelikle ulaşmış oluyoruz.
Takım elbiseli adamın sırrı neydi? Varoluşçu bir kaygı mı? Kendisi videonun içinde buna “Hayır,” cevabını veriyor. Gerçekte olan şey nedir o halde? Cevabı muhtemelen videoyu çeken film ekibi de, senaristler de bilmiyor. İşin güzelliği de burada ya: Bir cevap yok, olası yorumlamalar var. Açık uçlu bir final, o kadar açık uçlu ki içinde koca bir cevapsızlık deryası gizliyor. İzleyici üstünde öylesine özgürleştirici bir tesiri var.
Editör Notu: Ah bir de şu videonun HD versiyonunu izleyebilsek! Radiohead resmi Youtube kanalına yüklenenin “tost makinesi” diyebileceğimiz bir görüntü kalitesi mevcut.