David Bowie‘nin son albümü Blackstar‘ın yayınlanacağı ilk duyurulduğunda hiçbirimiz ufuktaki trajediden haberdar değildik. Yaşamın ne getireceğini düşünürken çoğunlukla ölüm gerçeğini unutuveriyoruz çünkü. Bizi bekleyen şeyin bir veda olabileceği aklımızın ucundan bile geçmedi. Dük’ün medyada dönen son fotoğrafları üstadın bir hayli çöktüğünü gözler önüne serse bile durum değişmedi. Kimi zamanlar Bowie sonsuza kadar yaşayacakmış gibi bir his yayardı çevresine.
Oysa Blackstar‘ın sunumu ve sözleri baştan sona ölüm döşeğindeki bir adamın sözleri ve korkusunu yansıtıyordu. Bowie, kanserle mücadele ettiği son zamanlarında günlerinin sayılı olabileceğinin farkındaydı. Haberi sadece yakın çevresiyle paylaşmaya özen gösterdi, tıpkı bir önceki albümü The Next Day‘i hazırlarken olduğu gibi bunu da başarıyla bir sır olarak sakladı. Biz olaylardan bihaber hayranları ise Dük’ün daha uzun yıllar üreteceğine inanıyorduk. Birçoğumuzu telaşlandıran ilk emare, ölümünden birkaç gün önce yayınlanan bir videoydu.
“Lazarus”‘u izlemek bugün bile zor, hatta acı dolu bir deneyim. Çünkü video sadece işin aslını sembolize etmiyor, resmen gerçekleri bas bas bağırıyor. İlk gördüğümüz şey, odadaki gardırobun içinde gizlenen gizemli bir kadın oluyor. Ölümün silüeti, gardırop kapağını açıp önündeki hasta yatağında uzanan adama bakıyor. Bandajlar içinde, enerjisi düşmüş Bowie olduğunu görüyoruz bu adamın. “Yukarı bak, cennetteyim,” diyor doğrudan bize. Acı da daha ilk dizeden vuruyor böylelikle.
Ölümün silüeti bu kez yatağın altında gizlenirken Bowie de ufaktan havalanmaya başlıyor. Kendisi bu noktadaki durumun hepimizden çok farkında, başlıyor dert yanmaya: “Yaralarım var ama gözle görülmez / Kendi dramımın içindeyim ama onu benden çalamazsın / Herkes tanıyor beni artık / Yukarı bak be adam, tehlikedeyim / Kaybedecek hiçbir şeyim yok artık”.
Ansızın Bowie bambaşka bir kıyafet içinde ayaklanıyor ve tutuk bir şekilde dans etmeye başlıyor. New York’a ilk geldiği zamanları hatırlıyor, “Krallar gibi yaşıyordum, ta ki paramı yiyene dek,” diyor. Yüzü gülümsüyor, ama klibin belki de en ürkütücü kısmının burası olduğu söylenebilir. Bir tekinsizlik, bir kasvet iyice ayyuka çıkıyor burada. “Özgür olacağım, tıpkı şu mavi kuş gibi.”
Ardından bir veda mektubu yazmaya koyuluyor üstat. Ne yazdığını göremiyoruz, ancak burada da Bowie’liğini yapıp popüler kültüre dokunan gizli mesajlar bırakmaktan geri kalmıyor. Bu mesajlardan birini fark eden isim, Amerikan talk show sunucusu Jimmy Fallon oldu. Dük’ün yakın dostlarından biri olan Fallon, Dük’ün videonun 3. dakika 18. saniyesinde yaptığı hareketin kimi skeçlerinde geçen kendi alameti farikası olduğunu farketti. İlgili video hemen aşağıda.
Bowie hayatı boyunca kendi halinde, gizemli bir hayat sürdü. Son iki albümü haricinde şarkılarında şahsi konuları işlemekten özenle kaçındı. Bu sebeptendir ki “Lazarus” videosu da sonsuz okumalara, teorilere, anlamlara imkan tanıyor. Tıpkı İncil’deki Lazarus gibi ölümünün ardından yeniden doğan bir figür Bowie, hem de her geçen gün daha da güçleniyor varlığı. Klibin sonunda ölümü kabullenip tabutuna kapanıyor belki, ancak bu kabulleniş de nihayetinde bir olgunluk hareketi. Bugün hala aramızda sanki, hiç gitmedi.