İnternetin En Sempatik Stalkerı: Nardwuar the Human Serviette

YouTube’ta ilk karşınıza çıktığında gelip geçici bir isim zannedebileceğiniz- ve yanılacağınız- bu golf şapkalı tuhaf Kanadalı adamı; açıkçası izlemeye başlayınca bile ciddiye almak çok kolay olmuyor. Ancak emin olun ki Nardwuar, ciddiye alınmayı birçok röportajcıdan daha çok hak ediyor.

30 seneden fazladır bu işi sürdüren Nardwuar’ın dillere düşmesi; kendi adreslendirmesine göre aşağıda gördüğünüz Odd Future röportajından sonra oluyor. Yıllar boyu Nirvana’dan Slipknot’a birçok rock, punk ve metal grubuna mikrofon uzatan Nardwuar, sosyal medyayla gelen şöhreti sonrası rotasını biraz daha pop ve rap’e yöneltiyor. Ancak Nardwuar’ın Amyl and The Sniffers ve Turnstile ile olan son röportajları; belki de bir süredir arkasını döndüğü rock röportajlarına dönüşünün işareti olabilir, kim bilir.

Nardwuar vs. Tyler, The Creator (2022)

Müzisyenlerin yanı sıra Eric Andre, Anthony Fantano gibi internet kişilikleri, Seth Rogen ve Aziz Ansari gibi oyuncular ve en beklenmeyeceği olan Mikhail Gorbachev ve Justin Trudeau gibi siyasiler de Nardwuar’ın röportajcılarından olabiliyor. Bu isimlerin hepsiyle tanışmış tek insan olması yetmezmiş gibi siyasilerle hip flip yaptım diyebilecek de sanıyorum ki tek insan kendisi.

Nardwuar vs. Eric Andre (2020)

“Böylesi çeşitlilikte insanla röportaj yapabilmiş bu enteresan tip de kimmiş, ben de bir fikir edineyim” diyip de eliniz derleme videolarına giderse göreceğiniz şey, neredeyse hepsinin yalnız Nardwuar’ın rap dönemine ait olduğunu görmek olacaktır. Bunu fark edip amme hizmeti olarak çeşit çeşit isimle yaptığı röportajların keyifli anlarını bir kolajda bir araya getirdim, buyrunuz.

Nardwuar’ı herkeslerden ayıran özelliği; sanatçıların geçmişinden, kendilerinin bile unuttuğu detayları çekip önlerine sunması. Nylon’a verdiği röportajda; neredeyse herkesin aklını yitirmesine sebep olan dedektifliği için yalnızca 1 hafta harcadığını, birçok içerik üreticinin aksine bir hafta boyunca yalnızca röportajı için araştırma yapma şansı olması notuyla paylaşıyor.

Nardwuar’ın röportajlarını ilgi çekici kılan bir diğer özellikse dedektiflik yeteneklerinin cömertliğiyle birleşmesinde yatıyor. Röportaj boyu süregelen hediye yağmuru, birçoklarının gardını düşüren nokta oluyor. Sanatçılara geçmişlerinde önemli yere sahip niş bir grubun plağının sunulduğu anları izlemek, her röportajda tekrardan Nardwuar’ın büyüsünü hatırlatıyor.

Nardwuar vs. Questlove (2013)

İkonik başlangıç müziğinden röportajın sonunda mikrofonu doğrultmuş ve ağzı açık bir şekilde donup kalmasına eşsiz bir üslup, tüm röportajlarında sürdürülüyor. Ha bir de en son sanatçıların devamını getirmesi beklenen- inanır mısınız bazıları inatla söylemiyor- “keep on rockin in the free world and doot doola doot doo” var.

Sıradışı tarzı kimilerini rahatsız eden ve küçük görülebilen Nardwuar, zaman içerisinde sanatı sanatçıdan ayırmayan dinleyiciler için harika bir turnusole dönüşüyor. Zamanında Nardwuar’a zorbalık yapmış isimler, bir bir yüzeye çıkıp internet mahkemelerinde yargılanıyor. Butthole Surfers, Jane’s Addiction ve Lydia Lunch gibi örneklerle birlikte bu vakanın en bilindikleri Sonic Youth ve Blur. Kendisini tiye alanlara karşı sabrını kaybetmemeye alışık Nardwuar’ı bile usandıran Dave Rowntree sebebiyle kendisi de en kötü röportajı sorulduğunda teklemeden Blur diyor.

Bu noktaya kadar Nardwuar’ın yanında durdum ama bir istisnayla ilgili parantez açmam gerekecek. Henüz bir albüm yayınlamamış The Strokes ile yaptığı röportajda, yukarıdan bakma rolünü bu sefer Nardwuar’ın benimsediğini görebiliyoruz. Herhangi bir medya mensubunun alacağı klişe şişirilmiş balon yaklaşımı, bu röportajın hayatımda izlemekte en çok zorlandığım röportajlardan biri olmasına sebep veriyor. Ancak yıllar içerisinde ağır top isimlerle röportajları ve sosyal medyayla gelen ünü ile Nardwuar, üslubunu geliştirerek bugün herkesin gönlünü kazanan bir külte dönüşmesini de bildi tabii.

Nardwuar vs. Nas

Nardwuar’ın baştan beri kıymetini anlayıp müptelası olan isimlere gelelim. En sık röportaj yaptığı isim- 2000’den başlayarak 10 röportajla- Snoop Dogg, bir noktadan sonra röportaj esnasında otunu sarıp mikrodalgaya- yani evet sorgulamıyoruz, geçiyoruz- koyacak kıvama geliyor.

Başta da andığımız Tyler, The Creator ise bir başka müdavim. Her yeni röportajlarında daha iyiye ulaşan ikilinin inanılmaz bir enerjisi var. Tyler, Nardwuar’ı ilk izlemeye başlayanlar için en iyi opsiyon olarak sunulabilecek olsa da başka bir ismi öne çıkarmak istiyorum: Jello Biafra. Apayrı bir frekansı yakalayan ikilinin, aşağıda bulunan 1989’dan 2005’e uzanan röportajlarından Nardwuar’ın kendi derlemesi, fikrimce herkesin Nardwuar’a başlaması gereken nokta.

Nardwuar’ı tanımadan ilk röportajda olayını yakalayanlar da var tabii. Cardi B gibi isimler bu anlamda internet favorilerinden. Diğer internet favorilerinde ise Kendrick Lamar, Lil Uzi Vert, N*E*R*D ve A$AP Rocky örnekleri sayılabilir. Pharrell Williams’ın ağzını açık bıraktıran N*E*R*D röportajı sonrası Nardwuar’a, maalesef beklentileri karşılamayan bir, Jay-Z röportajı ayarlaması her şeyi anlatıyor.

Nardwuar vs. N*E*R*D

Nardwuar’ın daha iyi izleyicilerini ise Questlove, Grimes, Nas ve Yung Lean gibi isimleri sayarken bulabilirsiniz. Daha da iyi izleyicileri ise yeterince dikkate alınmadığını düşündükleri röportajları önünüze atacaktır. Hiç gerek yokken her demden dinleyiciye uygun röportaj önerileri falan yapmaya bile kalkışabilirler. Mesela şu şekilde;

Indie / Alternatif

  • alt- J– Nardwuar’ın karşısındakilerin de heyecanlı nerdler olduğu bir senaryo
  • Fleet Foxes– Samimi ama nasılsa gergin
  • HAIM– Sonunda Nardwuar fanlığını sergileyen birileri
  • Sleater-Kinney– Diğer röportajlardan ayrılan bir tarz için
  • Superorganism– Nardwuar’dan daha tuhaf bir grup da mümkün

Klasik / Metal / Prog

Punk / Grunge

(Rap’i dahil etmedim çünkü tüm internet o önerilerle kaynıyor. Ki o anlamda bu yazıda adı geçen röportajlar da yeterli olacaktır.)

Nardwuar vs. Henry Rollins (1998)

Nardwuar; acayip sunum şekli bir yana, bitmeyen enerjisi ve araştırma yeteneği ile nice ismin ego kabuğunu kırdı. Sunduğu her bilgide sanatçılar, şaşkınlıktan “Bunları nasıl bilebilirsin?”den başka bir şey diyemedi. O da her röportajında “Sen (buraya sanatçının adını yerleştirin)sın, tabii ki senin hakkında her şeyi bilmemiz lazım” diyerek karşılık vermeye devam etti. Bu anlarda başlangıçta onu ciddiye almamış olabilecek sanatçıların “Hayır, benim seni bilmem lazımdı.” diyen bakışlarını görmek, Nardwuar’ı izlemenin en tatmin edici yanı.

Nardwuar’ın tüm standartlaşmış medya tutumlarına inat; tarzından, kişiliğinden ödün vermemesi ve karşındakinin saygısını- bazen kopararak da olsa- kazanması bize bir şeyler anlatmalı. Artık sosyal medya etkisiyle sanatçıların dokunulamayacak üstün figürlerdense sen ben gibi insanlar olduğunu hele şükür anladığımız- Beyoncé hariç sanırım- bir zamanda bile süren üstünlük kompleksini bir katman daha kırabilmek, medyanın sıradaki adımı olmalı.


Keep on rockin’ in the free world. Doot doola doot doo…

Nardwuar vs. James Brown