Hayatı ya da yakınlık kurduğunuz herhangi bir mevzuyu sizinle fevkalade müzikal bir dil üzerinden buluşturan müzisyenleri keşfetmeyi seviyorsanız sizi onlardan biriyle tanıştırmak isterim: hayırsız ada
Başka bir deyişle, Bam Bam Bam’da gitarıyla gaza getiren Cansu Turgut ile Ciermento Ferforte’de solistliği ve sözleriyle parlayan Mert Alperten’in bir araya gelmesiyle oluşan bir ikili. Bu aralar Table Records’tan aynı adı taşıyan sekiz şarkılık bir albüm çıkardılar.
Ağırlıklı olarak punk rock sularında takılan bir grubun gitaristiyle çoğunlukla akışkan bestelere sahip ve gitarı sakin bir grubun solisti kafa kafaya verince nasıl bir şey ortaya çıkar? Acaba belirli bir türde müzik yapma isteğiyle mi bir araya gelmişler? Sorular daha müziği dinlemeden başlayabiliyor.
Bandcamp ve Spotify‘dan erişebileceğiniz albümü dinlediğinizde belirli bir türde müzik yapma amacını pek göremiyorsunuz. Kendilerine sorduğumda da şarkıların çıkış hikayesinin Cansu’nun eskiden bilgisayar başında amaçsızca oyalanırken yaptığı besteleri Mert’e yollayıp ondan söz yazmasını ve söylemesini teklif etmesinden ibaret olduğunu öğrendim. Şarkıları geliştirirken sevdikleri post-punk, indie, industrial, alternative türde sayılabilecek örnekler dinlemişler. Ortaya çıkan albüm ise bu türlerden daha farklı bir yerde.
http://https://open.spotify.com/artist/4TKeoUWd8SrNpuQvXxJMCv?si=sKaYXRA4QVWNGbpq9Axskg
Mert’in arada kapalı anlatıma yer vermeyi ihmal etmediği dışavurumcu üslubu ile Cansu’nun synth ve gitar tınılarıyla oyunu bir araya gelince belirli temalar ön plana çıkmış gibi. Bu temaların adını çok kabaca koymak gerekirse; beklentiler, sorumluluklar, belirsizlik, kökler (diğer deyişle insanın özü), düşler… Bunlar sözlerde genellikle kişinin açık sözlülükle kendisi ve hayatla ilgili laflamalarıyla beliriyor. Biraz dikkatli dinlediğinizdeyse beste ve sözlerin birbirlerini çok güzel şekillendirip tamamladığını fark ediyorsunuz. Ritimlerde aksamalar, ani geçişler, bozulmalar ya da bazılarının tekrarlanması anlatılanların özünü kimi zaman kuvvetlendirerek kimi zamansa bulandırarak yansıtmış diyebilirim.
Saydığım temalara bakınca daha dinlemeden depresif şarkılarla karşılaşabileceğinizi düşünebilirsiniz; ancak bu konuda bakış açınızı biraz farklılaştıran bir albümle karşı karşıyasınız diyebilirim. Bıkmış birinin söylenmelerini içeren bazı şarkılar var. Yalnız, bahsettiğim şarkılar anlatılanlarla empati kurma imkanını tanırken dinledikten sonra sizi depresyona sürükleyen yapıda değiller pek. Daha çok, anlatılanları geçmişte ya da halihazırda yaşamanız üzerine sizi gülümseten şarkılar bunlar. Bu açıdan “2000’lerde Radiohead rüzgarıyla herkes depresifleşti” diye yakınan metalci büyüklerin de sempati duyabileceği ya da en azından ilginç bulabileceği bir albüm denilebilir.
Her bir şarkıyı temalarına göre kategorizelendirmeye gerek yok. Yalnız, müzikal yapısına baktığımda şarkıların bir kısmının daha puslu (“Burada Değil”, “Makine Rüya”) diğerlerinin ise daha hafif, hatta biraz ileri gideyim, zıpır (“Gözlerim Morardı”, “Yine Oğlum Oldu”, “Çıldıray”) yanının olduğunu söyleyebilirim. Zıpırlık yorumumda özellikle synth tınılarının etkisi büyük. Synth tınılarıyla bir türlü barışık olamayanlara bu anlamda şarkılara kulak vermelerini önerebilirim. Zira hayırsız ada, gerçek anlamıyla duygu aktarmada ya da şarkıya duygu katma konusunda kayda değer bir işleve sahip olduğunu göstermiş. “Nazaman”daki kendi içinde düzensiz tekrarlı piyano ritimleri, “Nuh”ta şarkının tamamına da nüfuz eden sıkı bass gitar girişi, “Uyurkent” ile “Burada Değil”de çocukluğunuzdaki müzik kutularını hatırlatan tınılar ise albümün evrenine ısındıran ve bu şarkılara ayrı güzellik katan bazı unsurlardan. “Gözlerim Morardı”daki synth unsurunun sözlerle olan ilişkisindeyse ufacık bir kara komedi parıltısı sezerseniz şahsen şaşırmam. (Burada ön koşul kara komedi kavramını geniş düşünmek!)
Her birinin kendine has bir dinamizmi olan bu şarkılar bütününün kayıt-mix-mastering ve yapımcılığını Ege Tülek üstlenmiş. İkiliye eşlik eden müzisyenler arasındaysa bas gitarıyla Egemen Kırkağaç (“Uyurkent”) ve Eren Halıcı (“Yine Oğlum Oldu”, “Çıldıray”) ile davuluyla Hakan Kılıç (“Yine Oğlum Oldu”, “Çıldıray”) bulunuyor.
Pervin Güzeldere’nin hazırladığı “Nazaman” ile Öykü Demirkır ve Alper Yıldırım ortaklığında hazırlanan “Uyurkent”e ait videoları ise görsel unsurlara ayrı önem verenler için aşağıda paylaşıyorum. Sadece “Uyurkent” için göz kıpraştıran unsurlara karşı ışığa duyarlı epilepsisi olanları uyaralım.