Fontaines D.C. grubunun otantik vokali Grian Chatten’ın ilk solo albümü Chaos For The Fly yakın zamanda çıkan en dikkat çekici müzikal çalışmalardan biri. Alternatif rock ve post-punk sahnesi için Fontaines D.C. büyük bir isim. 2020 yılında tempo kavramını yeni boyutlara taşıyan A Hero’s Death albümü ile “Yılın En İyi Rock Albümü” dalında Grammy ödülü aldılar. İki yıl sonra ise çok beklenen sıradaki albümleri Skinty Fia‘yı yayınladılar. Özellikle punk müziğin evi Birleşik Krallık’ta kalabalık kitlelere hitap ediyorlar ve birçok müzikseverin gözü üzerlerinde. Alternatif sahnede adeta rüzgar estiriyorlar ve dolayısıyla oldukça meşguller. Grian Chatten kendi albümünü tüm tur, konser ve stüdyo karmaşası içinde anca çıkarabilmiş.
Yıllardır Fontaines D.C. dinleyen, hayatımın gruplarından biri olarak sayan biriyim, bununla birlikte Chaos For The Fly beklediğim şey değildi. Chatten’ın da grup arkadaşları gibi Dublin İrlanda çıkışlı olduğı malum, ancak solo albümünde “Irish folk” esintilerini bu bollukta göreceğimizi tahmin etmezdim. Müzikal vizyonunda kavradığımdan daha büyük bir alana etkisi varmış. Grup içinde soğuk, ağırbaşlı ve kendince sert bir tavra sahipken kendi albümünde yumuşak, yavaş ve narin bir üsluba dönmüş. Ayaklarını hızla yere vurarak dans eden bir gençten erkekler için yapılmış bir Lana Del Rey’e evrilmiş diyebilirim.
Ana tema çoğunlukla benlik üzerine. Dili şiirsel ve ruhani. Kendi başına yeterli bir adam olduğu, insanlara karşı antipatisi ve uzaklığı, kendini kanıtlama ihtiyacı albümün her yerinde. Eskiden veya çocukken olduğu insandan daha üstün ve yukarıda olduğunu, en başta kendi olmak üzere herkese göstermek isteyen bir adamın, kendisiyle ve romantizmiyle diyaloğunu dinliyoruz. Bu durumun bariz örneği ise “All Of The People”. Chatten’ın aşağıdaki sözleriyle insanlığa belki de bıkkın bir nefretle hitap ediyor oluşu, dediklerimi açıklar gibi:
You think I’m about ya, well I’m not.
All of the People
The centre of my world is a hotspot.
You think you know me, you’re below me
And you don’t.
Albümün enstrümantal tercihleri basit görünse de -çoğunlukla öyle de- nereye yöneleceği anlaşılmayan bir zeminde sürekli. Tek bir türe indirgeyecek olsaydım “modern folk rock” derdim. Şu an uydurdum. Bu sound’u da elektro gitar ve bateri ile sesine eşlik edilmesine alışık olduğum için biraz garipsedim sanırım. Gruba kattığını düşündüğüm vizyon daha Ian Curtis tadındaydı. Yine de kendi başınayken ivme alma, yükselip düşme ve bir şarkıyı kusursuz şekilde bitirme özellikleri asla farklı değil. Chaos For The Fly, grupta tempoyu kontrol eden ve belirleyen kişinin kim olduğunu belirlemek için iyi bir argüman niteliğinde aynı zamanda. “Fairlies” ve “Season For Pain” şarkılarının bitişi, arkasında ne olduğunu bilmediğin bir kapıyı açıp hızlı ve gizemli bir macera dünyasına düşecekmişsin resmini vermek için, yavaş yavaş süreci inşa ediyor. Hiç değilse bu iki şarkıyı dinlemenizi öneririm.
Chatten her işinde vokaliyle nereye dokunması gerektiğini çok iyi bulabilen biri. Her işini heyecanla bekleyeceğim nadir isimlerden. İlk solo albümünde de dinleyicisine beklenmedik olacağını tahminimce bildiği, yine de tamamen kendisi için seçtiği bu imajı özgüvenle taşıyabilmiş. Aynı grubuyla olduğu gibi burada da yukarı bakan bir çıkış yapmayı başarabildiğini rahatça söyleyebilirim.