Kieran Hebden, sahne adıyla Four Tet, Sixteen Oceans’ın ardından 2020 yılının kapanışını aynı anda iki albüm yayınlayarak Parallel ve 871 ile yaptı.
Post punk grup Fridge’ten ayrılıp kendine 22 yıllık bir solo kariyer inşa eden Hebden, 22 yıl boyunca üretkenliğinden hiçbir şey kaybetmeyerek 13 adet albüm piyasaya sürüyor. Tüm albümlerin ışığında Four Tet’in tarzını cesur, şaşırtıcı, deneysel ve dokunaklı sıfatlarıyla kelimelere dökmek haklı bir özet olsa da elektronik melodilerin akustik enstrümanlarla buluştuğu bu işitsel deneyimler kelimelere ve kalıplara sığamayıp özgün bir tarz yaratıyor: Folktronica.
Four Tet’in bu doğaçlama tarzının altında ise özgürlükçü yapısı yatıyor. Hebden, bu durumu plak şirketlerinden bağımsız olmakla, her şeyi kendi başına yürütüp esnek olmakla açıklıyor.
Bir yerde Four Tet başına buyruk oluşuyla iç sesini daha rahat dinleyip ne yapmak istediğini kariyerinin ilk yıllarından beri fark etmiş olacak ki tutarlı stiliyle dikkat çekiyor. Nitekim “871” albümündeki yapımlar, sanatçının henüz ilk albümü Dialogue’u (1999) yayınlamamış olduğu 8 Ağustos 1995 ve Ocak 1997 tarihleri arasında kaydedilen müzik çalışmalarından oluşurken Parallel güncel eserlerini içermesine rağmen benzerliğiyle dikkat çekiyor. Yani albümler bize aklımızın sınırlarını zorlayarak “Ne dinliyorum ben?” dedirtse de Four Tet’in sınırlarını pek zorlamadığına, kendi çizdiği çemberin çevresinde dolaştığına şahit oluyoruz.