Bazen öylesine ya da planlı izlenen bir filmde bir karaktere sonsuz ve hesapsız bir yakınlık duyarsınız ya…
Tanıdık yabancılar gibidir. Hani durağa gittiğinizde otobüsün henüz kaçmadığını size kalabalık bakışlarla söyleyen…
Otobüs gelir, otobüse binip ATM ışıklarında gölgenizi bile kaybettiğiniz bir hayat karışırsınız. (Sözüm meclisten dışarı ki meclisin bir önemi de kalmadı.)
İhtimalleri hep sevdik, kabul edelim.
Tanıdık yabancılar olmayınca zamanında gelen otobüse bile binesi gelmiyor insanın, muhabbetine ortak olamadığı kalabalık bakışlar arıyor insan.
O zaman güle güle Birol Ünel.
Müzik belki de bir arkadaşın anlamlı bir kelime kuramadığı bir gecede ya da senin anlayamayacağın bir kafada olduğun bir seviyede söylediği gibi “vedasıdır ruhun”.
Filmin içeriğinden ve Fatih Akın’ın güzelliklerinden bahsetmeye pek gerek yok gibi.