İngiliz indie rock ekibi Editors, yedinci stüdyo albümleri EBM’i geçtiğimiz eylül ayında yayımlayarak iyi eleştiriler topladılar. Bu pazar (5 Şubat) ise hem yeni hem eski şarkılarını çalacakları bir setle yeniden İstanbul’da, Zorlu PSM’de sahne alacaklar. Biz de arayı kapatmak için basçı Russell Leetch ile kısaca sohbet ettik.
Buralarda daha birkaç ay önce konser vermiştiniz, sıradaki konseriniz ise bu pazar. Türkiye konserlerinden aklında nasıl anılar kaldı?
Evet. Son konserimiz eylül ayındaydı, iyi zaman geçirmiştik. Festival mevsiminin sonuna denk gelmişti, o şehirde (Bursa) ise ilk konserimizdi. Güzel şehir, denizin dibinde. Festival de güzeldi, çokça keyif aldık. İnsanlar da halinden memnun gibiydi.
Son albümünüz EBM çıkalı biraz vakit geçti. Konserlerinizde seyircinin albüme tepkisini nasıl gözlemliyorsun?
Olumlu gözlemliyorum. Bence albüm canlı ortamda çok güzel akıyor. Öyle bir enerjisi var ki bizim için çalmayı oldukça kolaylaştırıyor. In Dream gibi bazı albümlerimize daha ağırbaşlı şarkılar hakim. O albümün enstrümanlarını eşzamanlı çalmamıştık, stüdyoda bir araya getirmiştik parçaları. Öyle bir senaryo daha zahmetli oluyor. Bu albümde ise şarkıların yapılandırılması yerli yerindeydi, bir araya getirmesi daha kolay oldu.
Bu albümden yaratması en kolay ve en zor iki şarkıyı seçseydin bunlar hangileri olurdu?
Düşününce “Silence”ı yaratmak biraz zorlamıştı bizi. Modunu oturtmak için fazladan süre harcadık. “Strange Intimacy” de bizi nispeten zorlayan bir şarkıydı. Kalan şarkıların yapıtaşları hızlıca ortaya çıkıverdi ama. Bazen doğru kıvılcımı yakaladın mı şarkılaar kolaylıkla beliriveriyor. En kolayı da muhtemelen “Karma Climb” idi, seçkiden yaptığımız ilk şarkı. Müzikal açıdan karmaşık bir şarkı değil, kolayca yerli yerine oturdu.
Hemen bir oyun oynayalım: Müzik arama geçmişinde gözüken son üç sanatçıyı sayabilir misin?
Amanın. Tamamdır, bir bakayım. Dün Jonathan Wilson’ın son albümünü (Rare Birds) dinlemişim. Sonra çok sevdiğim metal gruplarından Full of Hell geliyor. Son olarak da Radiohead’in davulcusu Philip Selway var.
Diyelim ki bundan 100 yıl sonra müzisyenleri onore eden bir parktayız. Sence Editors anısına dikilmiş taşta hangi şarkı sözünüz yazardı?
Vay. “Munich”ten “People are fragile things, you should know by now” (İnsanlar kırılgan şeyler, biliyorsun) sözünü seçeceğim. Bence öyle bir parka uygun bir not olurdu. (gülüyor)