Bu gecenin içkilerini Cate Le Bon ve Tim Presley ısmarlıyor: Hippo Lite‘ı kaydedebilmek için Güney Fransa’nın wifi’dan yoksun, dünyanın zehrinden ırak bir komününe çekilme kararı alan ikili, ortaya neredeyse dört başı mamur bir deney çıkarmış. Kendi huzurlu yalnızlıkları, Drinks olarak piyasaya sürdükleri ikinci albümü meydana getiren en önemli ve en değerli faktör. Ama bu yalnızlığa huzurlu dediysek akıllarda Mazzy Star misali bir ninni müziği canlanmasın; zira Hippo Lite daha ziyade rehabilitasyonda iç dengesine kavuşan bir bipolar bozukluk hastası tarafından icra edilmiş gibi geliyor kulağa. Frekansıyla oynanmış panik ataklar, ilginç oda sesleri ve öngörülemez ritim düzenleri gırla gidiyor. Hepsi de sahiden bir şekilde huzur veriyor insana.
Diyebiliriz ki Hippo Lite, esas olarak gariplikleriyle güzel bir albüm. Eşlik edilesi vokallerin üstüne bindirilmiş loop’ların ve bebek ağlaması, daktilo sesi gibi başka seslerin sürüklediği “Blue From the Dark” bitince; albüm “If It” adlı merak uyandıran bir başka parçayla devam edecek gibi oluyor. Heyhat edemiyor, meğerse bu parçanın süresi 40 saniyeymiş. Sıradaki parça “Real Outside”, tam da The Fall‘un yapacağı türde, bol tekrarlı bir post-punk güzelliği. Tim Presley‘nin The Fall geçmişi işte böyle parçalarda apaçık meydanda. Şarkı çat kapı belirince az önceki şaşkınlığımızı unutuyoruz, yeni şaşkınlıklar başlıyor. Huzursuz ama huzurlu bir başka geçiş parçası geliyor, “When I Was Young”. Bu noktaya kadar şarkı sözleri absürd bir mizahla yoğrulmuş. İçeriye ve dışarıya, gerçek olana ve olmaya dair sorular soruluyor. Veya, belki de, sadece eğlenmek istiyordur bizimkiler, çok da derin bakmamalı.
“Greasing Up” ve “Corner Shops”, minimalist post-punk adında yeni bir tür doğuracak potansiyele sahip iki şarkı. Ardından “If It”‘in çok merak ettiğimiz devamı geliyor, 2 dakika dolmadan o da bitiyor. Anlıyoruz ki bu mevzu bir yere varmayacak, bu çok iyi albüme ufak bir eksi not olarak kayda geçiyoruz. “Ducks”, The Fall sevdamızı kabartan bir diğer parça, Cate Le Bon ise bu noktada dişi bir Mark E. Smith kimliğine bürünüyor iyice. Nispeten sakin kafalı “Pink or Die”‘ın ardından 5 dakikayı gören kapanış geliyor: “You Could Be Better”. Doğru, herhangi birimiz gibi bu albüm de kusursuz değil. Ama çok aranan o samimiyet hissinde sınırları zorlayan, bambaşka bir deneyim Hippo Lite. Bu senenin es geçilmemesi gereken çalışmalarından biri. Gece dinlenilmesinin icap ettiğini de tekrar not düşelim.