Cowboy Bebop‘ı hayranlarının gözünde bu kadar özel kılan birçok etmen var. Bu etmenler de uzun zamandır süregelen “anime izlemek ya da izlememek” tartışmasını bir bakıma baştan yazıyor, iki kitleyi birbirine sentezleyip heterojen yeni bir estetik zevke kapı açıyor.
Dizinin harikulade ve yaratıcı aksiyon sahnelerine sahipken hikayeyi de daima ileri götürmesi ve karakterlerini anbean ete kemiğe büründürmesi, ruhsuz CGI ile bezeli günümüz yapımlarında çok nadiren göreceğimiz bir denge. Tam da bu yüzden insanı kıpır kıpır ederken özdeşlik de kurabileceğimiz anlatılar işleyen, bu esnada yepyeni bir dünya yaratan aksiyon yapımlarına hasret olan bir seyirci kitlesini anında üstüne çekmesi işten bile değil.
Dizinin formülünün başarısı sahiden “denge” kelimesinde yatıyor olabilir. Bilimkurgu ile western’i, film noir ile kara komedi ögelerini ve daha sayısız etkileşimi eşit dağılımlı ölçeklerde içeriğe yediren bir formül var karşımızda. Ortaya çıkan zengin ilhamlar bütünlüğünü olsa olsa gurme bir zevke atfetmek mümkün. Yemek malzemelerinin bir kısmının ölçeği tutmasa aldığımız tat da değişirdi, ancak Shinichirō Watanabe ve orkestrasının bu çok hareketli organizması, bize her şeyiyle sinematik ve kendine has ritm duygusuyla ilerleyen bir deneyim yaşatıyor.
Yoko Kanno ve grubu Seatbelts imzasını taşıyan müzikler, mütemadiyen caz müziğin deryalarında yüzse de dizi ekibinin melodik ilhamlarının bundan çok daha öteye gittiği, birkaç bölüm izledikten sonra tartışılmaz bir hal alıyor. Rock’tan heavy metal’e, country’den klasik müziğe çok sayıda janra atıfta bulunan bölüm isimleri, ne izlersek izleyelim bir şekilde Cowboy Bebop izlediğimiz gerçeğini değiştirmiyor. Açılış parçası “Tank!”in gelmiş geçmiş en iyi jenerik müziklerinden biri olduğuna dair ise neredeyse fikir birliğine varılmış gibi.
Bir manga serisine ve video oyunlara da kapı aralayan Cowboy Bebop, 1997-2001 seneleri arasında hepi topu 26 bölümün ve bir filmin ardından aramızdan ayrılsa da Kill Bill, Brick gibi 21. yüzyıl filmlerine beklenmedik ilhamlar bahşetti. Bu gerçek bile dizinin nasıl da önümüzde bir anıt misali yükseldiğini ortaya koyuyor.
Şu günlerde Netflix’in diziyi live-action biçimde ekrana yeniden uyarlayacağını açıklaması yürekleri ağza getirdi, bakalım o iş nereye varacak. Ne olursa olsun, orijinal ve zevk sahibi bir yapım izlemek isteyen herkesin tatmak isteyeceği bir elmas Cowboy Bebop.