Cry Ankle ile Söyleşi: “Açılmış Yaralar, İyileşme, Aidiyet”

Atakan İleri’nin projesi Cry Ankle, aynı ismi taşıyan ilk albümünü geçtiğimiz günlerde yayınladı. Biz de kendisiyle müziği ve yolculuğu üstüne bir söyleşiye giriştik.

Senden ve Cry Ankle’dan başlayalım. Atakan İleri kimdir, projenin adını neden Cry Ankle koydun?

Atakan İleri yaklaşık 7 yaşlarında klasik gitar ile müziğe başlamış, ardından 11-12 yaşlarında abisinin bilgisayarında FL Studio’yu görüp indirmiş; son birkaç yıldır da türden türe atlayan ve hoşuna giden müziği yapmaya çalışan biridir, biriyimdir. Aslında bir sürü değişik isimler altında yaptığım ama artık unutulmuş olan farklı türlerde projelerim oldu. Son bir yıldır ise yeni bir şeyler denemeye girişmiş bulunuyorum. Cry Ankle da bunun çıkan sonucu oldu. İsim İngilizce “cry uncle” lafından geliyor. Kısacası pes etmek gibi bir anlamı var. İşin Ankle kısmı tam nereden geldi bilmiyorum ama sanırım birkaç farklı şey düşünürken özellikle onun duyuluşunu beğendim.

Albümün somut veya soyut, tabiri caizse “konsept albüm” sınıfına sokacak bir hikâyesi var mı sence?

Albüme başladığımda aklımda ne bunun bir albüm olacağı ne de konsept olacağı vardı açıkçası. Fakat zamanla birkaç şarkı tamamlandıkça sözlerde bir uyum fark edip bunu devam ettirmeye karar verdim. Açılmış yaralar, iyileşme, aidiyet hissi ve bunların pesimist bir perspektiften anlatımı oldu. Başı ve sonu olduğunu ve her şarkının bir bütüne hizmet ettiğini düşünsem de yoğun bir konsept fikrine kapılarak yapmadığımı belirtmekte fayda var.

Bu şarkıların yapım süreci ne kadarlık bir zaman dilimini kapsıyor, nasıl bir ortamda, hangi araçlarla kaydettin? Senden başka kimlerin katkısı dokundu?

Şarkıların yazım süreci yaklaşık bir buçuk hafta sürdü. Vokal kayıtları, mix, master ve ıvır zıvır derken albümün baştan sonra tamamlanması bir buçuk ay aldı. Albümün tamamını salonumda elektro ve bas gitarımla kaydettim, bazı yerlerde synthlerimi ve midi kontrolcülerimi de kullandım. Şarkıları da tek başıma yazdım ve kaydettim. Bu denli yoğun hislerin olduğu bir projeye yalnız bir şekilde başlamak ve öyle tamamlamak doğru hissettirdi.

Bu süreci üç spesifik anıyla detaylandırabilir misin?

Aklıma ilk gelen şey en sık yaşadığım sıkıntı olan kabloların temassızlığıydı. Çok fazla ekipman ve kabloyla ufak bir yerde kayıt almaya çalışırken birbirini deviren veya engel olan çok ekipman oldu. İkinci olarak söyleyebileceğim şey ise şarkı yazım sürecinde sözlerin kendini yazdığına şahit olduğum anlar olabilir. Çoğu zaman aklıma melodiler gelse de doğru kelimeleri bulmak zor olurken bu albüm kendi kendine fikirler üretti. Örneğin, “Fly Back Home” isimli şarkının sonlarındaki sözlerde “Find your way home.” cümlesini tekrar ettikçe “Fly back home.” cümlesini duymaya başladım ve böylece kendiliğinden şarkıya en azından benim için duygusal açıdan yeni bir boyut eklendi. Sanırım aklımda yer eden son şey de tekrar tekrar kaydettiğim yüzlerce gitar kısımları. Bu albüm bana iyi bir gitarist olmadığımı yeniden hatırlattı.

Albümün yapım sürecinden iki şarkı seçmeni istiyorum, biri finalize etmesi en kolay, diğer en zor olan şeklinde.

En kolaya cevabım “Paranoid Song” olması gerek. Aklımdaki fikri oturttuktan sonra sadece duyulmasını istediğim şekilde kaydetmesi kalmıştı. En zor olarak ise cevabım kesinlikle “How To Surrender.” Hem duygusal olarak yorucu ve zordu, hem de şarkı yapısı olarak. Her başına oturduğumda başka yerlere gitmek isteyen bir parçayı zar zor 6 dakikaya sığdırabildim.

Müzik dinleme platformunun arama geçmişinde görünen son şey nedir?

En son arattığım şey yeni Vampire Weekend albümü Only God Was Above Us. 5 Nisan’dan beri sadece bu albümü dinleyebiliyorum.

100 yıl sonra Cry Ankle için dikilecek bir anıt olsa üstünde hangi şarkı sözün yazsın isterdin?

“To find the peace within, the soul is reckoning.”

Eklemek istediğin bir şey var mı?

Sıradaki albüm de tamamlanmak üzere, birkaç aya sizlerle olacağı fikri beni çok heyecanlandırıyor. Çok teşekkür ederim.

Cry Ankle’ın Bandcamp profiline şuradan göz atabilirsiniz.