Kız kardeşler Bianca ile Sierra Cassady‘nin, namıdiğer CocoRosie‘nin en yeni tuhaflıklar karnavalına hoş geldiniz. Bu karnavalda acı var, yaşanmışlık ve yüzleşme var. Örneğin albüm kayıtları esnasında ölen annelerinin hatırası, örneğin maruz kaldıkları cinsel istismarlar… Başlarından geçen trajedilerle mücadele etmenin yolunu kaçışçı sanatta ve hayali evrenler yaratmakta bulan Cassady’ler, bir kez daha müzik türü kalıplarından sıyrılan türler arası bir işe imza atmış.
Avant-pop, freak-folk, hip-hop ve hatta nu-metal gibi tarzlar, Put Your Shine On boyunca üstümüze oldukça yakalayıcı pop melodileri tabanında hasıl oluyor. Kah “Smash My Head”in kibar nihilizmde mest oluyor, kah “Hell’s Gate”in çağları aşındıran modernizminde eriyor, kah “Burning Down the House”un kabile usulü trip-hop’ında ilkelliğimizi yeniden keşfediyoruz. Albüm arka planda açık kaldığı müddetçe sadece müziklere ilgimiz canlı kalmıyor, şu zor günlerde hem zihin açıcı hem cazip bir egzersizle de uğraşmış oluyoruz. Zira anlaşılmak için ilginizi talep eden çok sayıda albümün aksine Put Your Shine On bunu büyük bir tatlılıkla yapıyor, sözlerinde ele aldığı bütün groteskliğe karşın asla reddedemeyeceğiniz nazik ve düşünceli bir insan formunu alıyor karşınızda.
Vahşiliği ve hırçınlığıyla bilinen insan idinin kuyusunu albümden albüme kazımayı, ondan daha zarif bir şeyler yaratmayı kendine görev edinen CocoRosie, Put The Shine On‘da derinliklere olan yolculuğunu tam gaz sürdürüyor. Bakalım insanlığın o pek korkutucu bulduğumuz özünden daha ne güzellikler, ne mucizeler ortaya çıkacak.