Progresif, post, alternatif rock/metal gibi türler arasında kendi sesiyle salınan kült ikili Balina, yıllar sonra yeni EP’leri Ateşten Yıllar ile karşımızda. Bu güzel dönüşün şerefine kendileriyle keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Nasılsınız, keyifler yerinde mi?
Günümüzün ve ülkemizin koşullarına bakacak olursak epey iyi sayılırız.
Ateşten Yıllar uzun bir aradan sonra gelen ilk yeni çalışmanız. Son albümünüzden bu EP’ye giden süreç nasıldı sizin için?
Artık kaydetmeliyiz dedik ve yaptık. Genelde bizim için müzik yapma eylemi sıkışmış duyguları yoğun bir şekilde dünyaya salmak üzerine kurgulandığı için, aslında yine aynısını yaşadık diyebiliriz. Tabii bu süreçte hepimiz büyük şeyler yaşadık; pandemiden ekonomiye, bireysel maceralardan kayıplara doğru uzayan bir liste.
Ama iş kaydetmeye gelince insanda yeniden bir var olma takati beliriyor, kıssadan hisse: “Yaşamak güzel şey be!” modu açılmış durumda. 🙂
EP bir “ses hikâyesi” olarak tanımlanıyor. Bir müzikal çalışmada özellikle de vokal yoksa hikâyeyi biraz da dinleyicinin kendisi yazar, ama sizin gözünüzde bu şarkı seçkisinin aktardıkları kompakt bir şekilde nasıl tarif edilir?
Balina bir şeyler üretirken çoğunlukla bütünlüklü bir hayal üzerine yoğunlaşmış oluyor, bu kayıt da onlardan biri. Zaten bahsettiğimiz gibi hayatımızda ve müziğimizde dönemler ve bu dönemlerin dışavurumları var.
Bu hikâyeden bahsetmek gerekirse; sıradan bir insanı ölüme taşıyan süreç, o sürecin sonrasında arafta gerçekleşen yolculuk, o yolculukta hayatla görülen hesaplar, karakterler, semboller, kültürel referanslar gibi başlıklardan bahsedebiliriz.
Kahramanımıza ilham veren kişi, yakından tanıdığımız ve yakın zamanda kaybettiğimiz biriydi. Belki de müziğimizi dinleyenlerin de hayatında böyle biri vardır. Hatta belki hep beraber bitmek bilmeyen bir araftayızdır ve farkında olmadan birbirimize işaret çakıyoruzdur.
Kayıtlarda hangi enstrüman ve araçlardan yararlandınız?
Kayıtlarda yıllardır olduğu gibi değişmekte ve gelişmekte olan bir gitar – davul setup’ı zaten cepteydi. Ve söz konusu işi bizim yönettiğimiz bir zaman ve mekan koşuluyla yürüttüğümüzden bol bol deneme yapma şansımız da oldu. Buna ek olarak ilk defa bir Balina kaydında akustik gitar kullanıldı. Dinlediğimiz birçok müzikte zaten yeri olan bir şeydi, bizim için doğru zaman yeni geldi.
Bunların yanı sıra bir de konuk sanatçımız mevcut. Kendisi zaten yıllardır hayranlıkla dinlediğimiz, ülkenin o alanda gördüğü büyük kıymetlerden biri olan arkadaşımız Burak Irmak. Ateşten Yıllar’ın bir bölümüne tuşlarla eşlik ediyor.
Ateşten Yıllar bünyesindeki şarkılardan yaratması en kolay ve en zor şarkıyı seçseniz bunlar neler olur?
Üretimlerimizde zor/kolay gibi bir ayrıma gittiğimizi düşünmüyoruz. Zaten kendiliğinden akan ve farklı yaklaşımlar isteyen bölümler var. Müzik yaparken zihinler ve vücutlar o dinamik akışa göre konumlanıyor. Bu olmadığı takdirde zaten bir şeyler ters gidiyor demektir.
Ancak illa ki bölümlerden konuşacaksak “Vay”, “uyy”, “helalll”, “aman dikkat” bölümleri var. 🙂
Stüdyodaki süreçten aklınıza takılan rastgele eğlenceli bir anı?
Çok fazla midye ve içki tüketilmiş olması. (Midyecinin IBAN bilgisi sesçimiz Mert’te kayıtlı.) Bir de Alican’ın bazı anksiyetik tripleri.
Sıra bir oyunda: Kullandığınız müzik dinleme platformunun arama geçmişinde görünen son üç şarkıyı istiyorum ikinizden de.
Burçin: Ben şarkı değil de sanatçı olarak aratmışım hep, şimdi onları yazıyorum: Nate Smith, Brutus, Makaya McCraven.
Alican: H.E.R. – Carried Away”, Meshuggah – “They Move Below”, Çağrı Sinci – “Jam”.
Bundan ötesine dair planlarınız?
Mümkün mertebe yurtdışında çalmak, ülke içinde şimdiye kadar tanışmadığımız dinleyici profilleriyle tanışmak, müziğe dair sınırlardan uzaklaşmak, yeni şeyler keşfetmek.
Eklemek istediğiniz bir şey?
İnternetteki rollerinizden kurtulun. Müzik, gerçek akışın tam kalbinde yaşıyor.