Alfa Mist, dördüncü stüdyo albümü Bring Backs’i ANTI plak şirketi üzerinden yayımladı. 2017’de Anthipon ile dikkatleri üzerine çeken müzisyen, 2019’daki albümü Structuralism ile Londra caz sahnesindeki yerini sağlamlaştırmıştı. Alfa Mist, yeni albümünde cazın kapsayıcı ruhunu kullanarak, anıları ve insanları birbirine bağlıyor. Bring Backs, şiirsel bir anlatı temeli üzerine, cazın hip hop ve soul türleriyle flörtü sayesinde katman katman yükseliyor. Sanatçı, bu albümde ritmik farkındalık, güçlü armoni ve doğaçlama ekseninde çarpıcı bir deneyim ortaya koyuyor. Albüm, Hillary Thomas tarafından yazılan bir şiirin, parçaları birbirine yakınlaştırmasıyla akıcı ve etkili bir bütün oluşturuyor. Adı Rhodes piyano ile özdeşleşmiş müzisyen, Bring Backs ile bizleri yaratabileceği yeni dünyaların henüz bitmediğine ikna ediyor.
Açılış parçası Teki, Antiphon albümündeki ilk parça Keep On’u aratmayacak güzellikte bir giriş yapıyor albüme. Başlangıçtaki gitar arpeji, dinler dinlemez dilimize dolanacak cinsten. Bu arpeji taşıyan enerjik davul ritmi, üflemelileri sabırsızca parçaya davet ediyor. Devamındaki Rhodes ve klarnet tınıları, parçaya ağırlığını koyan gitar ve trompet sololarını destekleyerek dinleyiciye gerçek bir ziyafet sunuyor. Bu parçanın «Değişim kaçınılmaz» notuyla bitmesi, aslında Alfa Mist’in bu albümde yakaladığı yeni sound’un daha ilk şarkıdan habercisi olarak yorumlanabilir. Keza, ikinci parçada başka birinin albümünü dinliyor gibiyiz. Nick Drake tadında bir akustik gitar üzerine eklenen yumuşak latin havasındaki vokal ve onu destekleyen yaylılar, dinlerken yanaklarımızda şöyle bir eylül rüzgarı hissettiriyor.
Mind the Gap’i dinlerken Londra metrosunda bir yolculuktayız ve gelecek durağımız East Ham. Bu yolculuk, bizi Alpha Mist’in geçmiş deneyimlerine götürüyor. Parça, ince trompetler, ara ara giren perküsyon dokunuşları ve sabit bir beat ile dinleyiciyi hipnotize ederek sözleri dikkatle dinlediğiniz bir atmosferde ilerliyor. Caz ve hip hop’un tam anlamıyla iç içe geçtiği bu parçada, miksaj açısından stereo genişliğin güzel kullanıldığını da söylemeden geçmeyelim. Parçanın sonuna geldiğimizde tekrar gelecek istasyon anonsunu duyuyoruz; fakat durağın adını duyamadan parça bitiyor. Dolayısıyla “Hangi yönden geldiğimizin bir anlamı yok, esas olan yolculuktur, değişimin ve müziğin kendisidir” gibi bir okuma da yapabiliriz. Sonraki parça Runs Out, kesinlikle albümün en güçlü parçalarından biri. Başladığı anda adeta bir uyanış etkisi yaşatıyor. Rhodes’un önderliğinde çevik davul ritmi ve havada süzülen üflemeliler her yanımızı sarıyor. Öyle ki, bir adım daha ileri gidip, Alfa Mist’in bu albümde yakalamak istediği birçok şeyi bu şarkıda yoğunlaştırılmış olarak bulabiliriz diyorum.
Anlatı tarzında başlayan Last Card‘ın ikinci bölümüne geldiğimizde, müzisyen tarafından şaşırtılmanın tatlı mutluluğunu yaşıyoruz. Beni çok etkileyen bu parça ile ilgi daha fazla spoiler verip parçanın sizler üzerindeki potansiyel etkisini düşürmek istemiyorum. Dinleyip tadını çıkarın! Yeri gelmişken, bu parçanın albümün yayımlanmasından bir gün önce çıkan Live at Metropolis kaydındaki versiyonu ise tüyleri diken diken ediyor. İçeceğinizi alıp bu 48 dakikalık güzelliği izlemek, konserlere hasret kaldığımız şu günlerde (yıllarda mı demeliydim?) iyi gelebilir.
Coasting, Spotify’da Release Radar listesi için seçilen parça olarak da kendini diğer parçalardan biraz ayırıyor. Ayrıksı Rhodes armonileri ile oluşan hipnotik bir temanin üzerine wah pedalıyla takılan akıcı bir trompet dinliyoruz. Öyle ki, parçanın hipnotik hali, enstrüman ve gam seçimleri, parça ilerledikce bütünleşip Romalı savaş boruları gibi tehditkar bir hale bürünüyor. Sanki kıyıya yaklaştıkça gittikçe büyüyen muazzam bir donanmanın gövde gösterisini izliyoruz.
Attune, albümün en uzun parçası olmasının yanında içinde klasik ve nordik caz esintileri barındırıyor. Bu karışımda özellikle Esbjörn Svensson Trio’nun Rhodes versiyonu gibi pasajlar duymak mümkün. Trompet, klarnet ve saksofonun birlikteliğinde oluşturulan akılda kalıcı bir açılıştan sonra, belli bir motifin etrafında doğaçlamaya yer açan klasik caz pratiklerini duymak mümkün. Miks olarak da bu parça biraz daha o taraflara yönelmiş; zillerin daha baskın olduğu, trampetin görece geri planda oldugu bir davul miksi, bu parça için özellikle seçilmiş.
Once A Year, yaylılarla oluşturulan orkestral bir girdapta bizleri biraz üzüyor. Bir buçuk dakikadan az süren ve soundtrack havasında seyreden bu parça, derinlerdeki anılarımızı çekip çıkartacak kudrete sahip.
Son parça Organic Rust, tekli olarak çıktığından beri sürekli dinlediğim bir parça haline gelmişti zaten. Bir önceki yazıda bu parçanın daha detaylı anlatımını bulabilirsiniz. Alfa Mist, albümün yayımlanmasından hemen önce bu parçanın bir başka versiyonunu daha paylaştı. Parçanın COLORS performansındaki tat, albümdekine göre çok daha farklı; davulun akordundan enstrüman seçimine, sözlerin akışından vokalin pesliğine, her şey biraz daha kasvetli.
Bring Backs benim gözümde 2021’in iyi albümleri listesine şimdiden girdi. Alfa Mist’in önceki albümlerinde parça parça gördüğümüz parmaklarındaki farklı marifetleri bileştirip daha komple bir albüm yaptığını söyleyebiliriz. Dinledikçe biraz daha açılacak bu albümden keyif almanız dileğiyle.